SPOR
28 Şubat 2022

‘Sporda çocuk haklarını koruyacak bir sistem kurulmalı’

BİLGİ Spor Yöneticiliği Bölümü Dr. Öğr. Üyesi İlknur Hacısoftaoğlu ve Çocuk Çalışmaları Birimi Koordinatörü Gözde Durmuş, spor alanında yaşanan çocuk hakkı ihlallerine dikkat çekerek bu ihlallere karşı hayata geçirilmesi gereken önlemleri paylaştı

...
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 31. maddesine göre her çocuk boş zaman değerlendirme, oynama ve yaşına uygun etkinliklerde bulunma hakkına sahip.

Spor yapmak Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 31. maddesine göre her çocuğun hakkı. Ancak çocuklar spora özgü farklı ihmal ve istismar biçimleriyle de karşılaşabiliyor.

Bu alanda çalışmalar yürüten BİLGİ Spor Yöneticiliği Bölümü Dr. Öğr. Üyesi İlknur Hacısoftaoğlu ve Çocuk Çalışmaları Birimi Koordinatörü Gözde Durmuş, spor alanında tüm paydaşların dahil olduğu bir çocuk koruma sisteminin kurulması gerektiğine dikkat çekiyor.

Çocukların spora katılımı teşvik edilirken iyi olma hallerinin de güvence altına alınması gerektiğini vurgulayan Hacısoftaoğlu ve Durmuş, bu alanda çocuk haklarının korunması için alınması gereken önlemleri paylaştı.  

>> Sporda çocuk koruma ilkelerinin sağlanması neden önemli?  

İlknur Hacısoftaoğlu: Sporda çocuğun iyi olma halinin sağlanabilmesi için çocuk koruma ilkelerinin gözetilmesi gerekiyor. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre, on sekiz yaş altındaki her birey çocuk kabul edilmektedir ve sözleşmenin 31. maddesi, çocukların kendi gelişimlerini destekleyecek, esenliklerini koruyacak, aynı zamanda iyi olma hallerini yükseltecek her türlü serbest zaman aktivitesine katılma haklarını güvence altına almaktadır.

Dolayısıyla bu aktivitelerden biri olan sporun çocukların en iyi ve güvenli bir şekilde katılım gösterebileceği bir alan olarak kurulması gerekiyor. Bunu sağlarken de çocukların ebeveynlerinin gözetiminde istedikleri düzeyde, istedikleri biçimde spora katılımları sağlanabilmeli.

 

Sporda yer almanın her koşulda çocuğun iyiliğine olduğuna dair bir illüzyonla karşılaşıyoruz. Kuşkusuz spor çocuk için faydalıdır, çocuğun spora katılımı teşvik edilmelidir. Ancak spora katıldığı an çocuk zaten iyi olacaktır algısının kırılması gerekiyor.

>> Çocuklar spor alanında ne tür hak ihlalleriyle karşılaşıyor ve bunların önüne geçmek için hangi önlemler alınmalı?  

İlknur Hacısoftaoğlu: Çocukların spor alanında karşı karşıya kaldıkları spora özgü ihmal ve istismar biçimleri var. Spor alanında ihmalin önlenebilmesi için her şeyden önce çocuğu her türlü zarardan koruyacak güvenlik önlemlerinin eksiksiz bir biçimde alınması gerekiyor. Maçlar ve antrenmanlar sırasında çocukların kullanması gereken kask veya dizlik gibi güvenlik ekipmanlarının temininden spor salonunda uygun hava sıcaklığının sağlanmasına, tuvaletlerin hijyenine, soyunma odalarında mahremiyetin korunmasına kadar her alanda gerekli önlemler alınarak çocuğun güvenliğini sağlamak yetişkinlerin yükümlülüğü.   

Diğer yandan spor çok beden merkezli bir alan. Bu nedenle fiziksel istismarın spora özel biçimleriyle karşılaşabiliyoruz. Sporda başarı kazanmanın mottosu olarak “Acı yoksa kazanmak yok” anlayışı sıklıkla karşımıza çıkıyor. Oysa çocukların acı çekmeden, spordan keyif alarak bu alana katılabilmelerini sağlayabilmemiz gerekiyor. Çocuğun yaşına uygun olmayan antrenman programlarına dâhil edilerek gelişiminin engellenmesi, oyun sırasında yaralanmasına rağmen oyuna devam ettirilmesi, fiziksel gelişimine uygun olmayan yaşından büyük takımlarda oynatılması, çocuklara antrenman sırasında bir alet fırlatmak veya fiziksel şiddet uygulamak bu istismar biçimine örnek verilebilir.  

Sporda çocuklara yönelik çok yaygın olarak karşımıza çıkan bir diğer istismar biçimi ise duygusal istismardır. Türkiye’nin yanı sıra Rusya ve Çin’de de spor kültüründe ne yazık ki çocuk ne kadar zorlanırsa o kadar başarılı olur anlayışı çok yaygın. Özellikle antrenörlerde çocuğa bağırmanın, ona kötü davranmanın onun spor alanındaki başarısını artıracağı yaklaşımıyla çok sık karşılaşıyoruz. Tüm bu davranışlar çocuğa karşı bir motivasyon aracı olarak kullanılsa da duygusal istismar anlamına geliyor. Çocuğu motive etmenin farklı yollarının bulunması gerekiyor ve bu yetişkinlerin sorumluluğunda.  

 

...
Gözde Durmuş'a göre antrenörler sporla ilgilenen çocukların hayatında kimi zaman ailelerden daha belirleyici ve kritik bir rol üstleniyor.

Diğer yandan özellikle bireysel sporlarda antrenör ile çocuk arasında olması gereken mesafenin çoğu zaman kaybolduğunu görüyoruz. Çocuğun başarısını engelleyecek olsa dahi bir şekilde antrenöre bağlı olma durumu devam edebiliyor. Bu bağlılık ilişkisi içinde sporcuya başka yere transfer olmaması için antrenörleri tarafından duygusal baskı uygulanabiliyor. Mutlaka yetişkin ve çocuk arasında olması gereken mesafenin korunması gerekiyor. Yine müsabakalarda rekabet üzerinden yaşananlar, karşı takımın veya taraftarların çocuğa yönelik yaklaşımları duygusal istismara varan durumlar yaratabiliyor.  

Cinsel istismar da çocuğun spor alanında korunması gereken istismar biçimlerinden biri. Çocukların özellikle bireysel sporlarda yetişkinle birebir çalışması gerekiyor. Böyle durumlarda çocuğun yetişkinle izole bir ortamda yalnız kalmaması, mutlaka başkaları tarafından da görülebilir ortamlarda çalışması gerekiyor. Sporun beden merkezli oluşu, antrenörün çocukla bedensel temas kurmasını gerektiriyor. Burada davranış kodlarının spora özel olarak düzenlenmesi, tüm yetişkinlerin ve çocuğun bundan haberdar olması çok önemli. Bu kodlara göre hareket etmek alandaki herkesi koruyor. Herhangi bir sorun yaşandığında çocuğun beyanı bizi harekete geçirmeli. Yani beyana bağlı olarak soruşturmayı başlatmalıyız.  

Spor alanında çocuk koruma ilkelerini işletmek çocukların yanı sıra yetişkinleri ve spor kulüplerini de koruyor aslında. Sporu çocuklar için ne kadar güvenli bir alan haline getirirsek, genel olarak sporun itibarını da o denli korumuş olacağız.  

>> Türkiye’de spor alanında çocuk koruma ilkelerinin hayata geçirilebilmesi için ne yapılmalı?  

Gözde Durmuş: Hem Türkiye’de hem de dünyada çocuk koruma meselesi ile ilgili şöyle bir sorunla karşılaşıyoruz. Genellikle çocuğa yönelik ihmal ve istismar davranışları yaşandıktan sonra müdahale ediyoruz. Oysaki bunlar yaşanmadan önce çocuğun güvenliğini ve iyi olma halini sağlayacak her türlü düzenlemenin yapılması gerekiyor. Bunun için her şeyden önce mevcut algıyı dönüştürmek gerekiyor. Çocukla teması olan herkesin bu konuda bilinçli olması gerekiyor. Spor alanında çocuk karşı karşıya kalabileceği sorunlar ile ilgili bilgilendirilmeli, itirazını dile getirebilmeli ve tüm bu sorunların yaşanmaması için önleyici çalışmalar hayata geçirilmeli. Dolayısıyla hem çocukların bu anlamda güçlenmesi hem de çocuğa temas eden tüm yetişkinlerin bu konuda farkındalık kazanması gerekiyor.  

Bronfenbrenner’in biyoekolojik modelinden yola çıkarak çocuğun çevresinde onun gelişimini etkileyen, çocuk haklarının korunmasından sorumlu halkalardan bahsederiz. Çocuğun en yakınında ailesi, ona bakım veren kişiler vardır. Sonrasında örneğin okulu, öğretmeni gelir. Sporla ilgilenen çocuklar özelinde antrenörler de ilk halkalarda yer alıyor, çocukların hayatında kimi zaman ailelerden daha belirleyici ve kritik bir rol üstleniyor. Bu ilişkide sınırlar, çocuğa yaklaşım ve çocuk haklarına ilişkin bilgi ve farkındalık çok önemli. Yetişkinin sınırlarını ve sorumluluklarını bilmesi, ihmal ve istismar türü davranışlardan kaçınması ve bu tür davranışlardan çocuğu koruması gerekiyor. Spor alanındaki tüm kurumların bu nedenle çocuk koruma alanında ilkeleri, prensipleri ve bağlayıcı belgeleri olması gerekiyor. Sporda etkili bir çocuk koruma sisteminin kurulması için ilgili Bakanlıkların, medyanın, bakımverenlerin ve spor kulüplerinin işbirliği ve etkileşim içerisinde olması çok önemli.  

İlknur Hacısoftaoğlu: Türkiye’de çocuk koruma sisteminin kurulabilmesi için bütünlüklü kurumsal politikalar yürütülmeli. Özellikle Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı,  Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı’nın mutlaka sporda çocuk koruma ilkelerinin yürürlüğe girmesi ve bu alanın çocuklar için güvenli bir alan olarak kurulması için gerekli politikaları hayata geçirmesi gerekiyor. Bakanlıklardan başlayarak federasyonlar, federasyonlara bağlı kulüpler, spor okulları, okulların spor takımları, yöneticiler, antrenörler, ebeveynler ve çocuklar bu konuda bilgilendirilmeli; tüm bu aktörlerin fikirleri alınarak politika belgeleri oluşturulmalı. Bu politika belgelerinin nasıl uygulanacağına ilişkin yönergelerin hazırlanarak çocuğa yönelik davranış kodlarının belirlenmesi gerekiyor.      

Bu yönergelerin uygulanıp uygulanmadığı hem merkezi yapılar tarafından hem de bağımsız denetçiler tarafından denetlenmeli. Uluslararası spor örgütlerinin de mutlaka işin içinde olabileceği bir sistem oluşturulmalı. Bu politikaların sürdürülebilirliği için mutlaka federasyonlar bünyesinde çocuk koruma birimlerinin kurulması gerekli. Bir vaka meydana geldiğinde nasıl bildirimde bulunabileceği ebeveyn ve çocuk tarafından bilinmeli. Bu vakaların nasıl takip edildiği de denetlenmeli.  

Gözde Durmuş: Sporda çocuk korumaya dair eksiklikler olduğunu görünür kılmadıkça bu alanda yetişkinlerin üzerine düşen sorumluluklar ertelenebiliyor veya kâğıt üzerinde kalabiliyor. Dolayısıyla çocuk haklarını konuştuğumuzda spor alanında da çocuklara yönelik çok farklı hak ihlalleri yaşanabildiğini unutmamamız, bu alanda çocuğun iyi olma halinin sağlanabilmesinde karşı karşıya kalınabilecek riskleri ve hayata geçirilmesi gereken güvenlik ilkelerini daha fazla gündeme taşımamız gerekiyor. Çocukların spora katılımını elbette desteklemeliyiz, ancak bunu yaparken de çocuk haklarının korunması geri planda bırakılmamalıdır. Tüm bunları gerçekleştirirken de çocukların, spora dahil olan çocukların görüşlerini, ihtiyaçlarını es geçmemeli, onları dikkatle dinlemeli ve görüşlerini önemseyerek hareket etmeliyiz.  

>> BİLGİ bünyesinde bu alanda ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?  

İlknur Hacısoftaoğlu: BİLGİ Eğitim bünyesinde psikologlar, sosyologlar, hukukçular, spor alanında çalışan uzmanlardan oluşan bir eğitmen kadrosuyla Sporda Çocuk Koruma eğitim programını oluşturduk. Federasyonlar, yerel yönetimlerin spor birimleri, spor kulüpleri, antrenörler ve bu alandaki yöneticilere yönelik hazırladığımız bu programla çocuk koruma konusundaki bilgi birikimini artırmayı, zenginleştirmeyi ve çocuk koruma perspektifine sahip uygulamaların uygulanabilirliğini artırmayı hedefliyoruz.  

Ayrıca, yerel yönetimlerle bu alanda işbirlikleri hayata geçirdik. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Kadıköy Belediyesi, Eyüpsultan Belediyesi ve Küçükçekmece Belediyesi ile sporda çocuk koruma alanında çalışmalar için görüşüyoruz. Kurumlar sorumluluk aldığında çok şey değiştirilebilir ve biz her tür desteğe hazırız.