KÜLTÜR SANAT
19 Mart 2020

Meeting Jim: İnsanlar tanıştıkça dünya güzelleşir

BİLGİ Sinema ve Televizyon Bölümü mezunu Ece Ger’in yönettiği Meeting Jim, Boston-Türk Festivali’nde aldığı En İyi Belgesel Ödülü'nün ardından 52. SİYAD Ödülleri’nde en iyi belgesel dalında aday gösterildi. Ger, “Filmimiz dünyanın aslında iyi bir yer olabileceğini vurgulayan bir felsefenin ürünü” diyor

...
BİLGİ Sinema ve Televizyon Bölümü mezunu Ece Ger'in yönettiği "Meeting Jim" 1960’lar Avrupasının kültürel hayatına damga vurmuş Jim Haynes'in ilham verici hayatını konu alıyor.

“Kendi kendime edindiğim bir görev var. Çevremdeki insanları birbiriyle tanıştırmak. Hayatım boyunca bunu yaptım; çünkü ne kadar çok insan birbiriyle tanışırsa dünya o kadar güzel bir yere dönüşür.”  

1960’lar Avrupasının kültürel hayatına damga vurmuş Jim Haynes, yönetmeniğini BİLGİ Sinema ve Televizyon Bölümü mezunu Ece Ger’in üstlendiği “Meeting Jim” belgeselinde hayat felsefesini böyle anlatıyor.  

Guardian’ın “networking’in babası” olarak tanımladığı Haynes, yaklaşık 40 yıldır her Pazar günü herkese kapısını açtığı Pazar Yemeklerinde 150 bin kişiyi ağırlayarak insanların birbirleriyle tanışmasına aracı oldu. Sosyal medyanın olmadığı bir devirde her ülkeden tanışılabilecek insanların bilgilerini yayınlandığı kitaplar bastı. İngiltere’deki ilk ince kapaklı kitap dükkânı Paperback’i açan, dönemin ilk avangart tiyatrosu The Traverse’i kuran, kendi atölyesinde bastığı Dünya Pasaportu’nu binlerce kişinin kullanımına açan Haynes’in ilham verici hikâyesi Ger’e göre hepimize dünyanın daha iyi bir yer olabileceğini gösteriyor.   

İnsanlarla tanıştıkça dünyanın güzelleşme ihtimalini kendi yolculuğunda da yaşama fırsatı bulduğunu söyleyen Ger ile “Meeting Jim” üzerine konuştuk.  

>> “Meeting Jim” çektiğiniz kısa filmlerden sonra ilk uzun metrajlı işiniz. Aynı zamanda ilk belgeseliniz. Jim Haynes’in hikâyesini çekmeye nasıl karar verdiniz? Onun hikâyesinde sizi ne etkiledi?

Ekipçe bizi Jim’in etrafında bir araya getiren, dünyada aslında bir şeylerin de iyi gitme ihtimaline dair duyduğumuz umuttu. Jim’le tanışmak, birçok sorunun cevabını bulmak gibiydi. Onun ilham veren dünyasını, seyirciyle buluşturmak istedik.

Kapısının herkese açık olması, mutlu bir insan olmayı seçmiş olması, gerçek bir dünya vatandaşı olarak her kültüre ve insana eşit mesafede olması, insanları bir araya getirme eylemini bir görev gibi üstlenmesi onun hikâyesinde beni en çok etkileyen noktalar oldu.

...
Ece Ger ve Jim Haynes, Odessa Film Festivali'nde belgeselle ilgili soruları yanıtlıyor.

>> Jim Haynes, belgeselde “Bu filmi yapanlar da bir Pazar Yemeği’nde tanıştı” diyor. Yollarınız nasıl kesişti?

Jim’le Paris’te sinema yüksek lisansımı yaparken, tesadüfler sonucu tanıştım. Pazar yemeklerine gitmeye başladıktan sonra, Jim ve çevresindeki insanlarla vakit geçirdikçe bir film yapma fikri doğdu. Bu kararı benimle birlikte alan filmin ana ekibinden üç arkadaşım daha var. Hepimizin bir araya gelişi pazar yemeklerinden birinde gerçekleşti.

İspanyol ortağım, Marta Benavides Hidalgo, Kübalı bir görüntü yönetmeni olan Gilliam de la Torre, ve filmin ses kayıt ve tasarımını yapan Oğuzhan Akalın filmin aynı zamanda ortak yapımcıları. Sonradan dâhil olan İngiltere ve Almanya ortaklarımız Başak Othan Kocaoğlu ve Rainer Kölmel ile birlikte daha renkli ve kalabalık bir hal aldık.   

>> Biraz filmin yapım sürecinden bahsedelim mi?

Ağustos 2016’da başlayan çekimlerimiz toplam 45 gün sürdü. Çekim rotamız Paris-Londra-Edinburgh- Londra-Paris şeklindeydi. Jim’in yaydığı fikirler ve bir araya getirdiği insanları onunla birlikte çıktığımız bu yolculuk aracılığıyla anlatmak istedim. İstanbul’a 110 saatlik materyalle döndüm. Sonrası, iki seneye yakın bir kurgu süreci…

Meeting Jim’in bir film haline gelmesi iki buçuk sene sürdü. Şimdi dönüp bakınca ekipçe çok şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Elimizdeki materyal dünyanın aslında iyi bir yer olabileceğini vurgulayan bir felsefenin ürünüydü. Bu sayede bütün bu süre boyunca, dünyayı farklı gördük, farklı hissettik.  

>> Belgesel, uluslararası festivallerde ve Türkiye’de gösterildi. Dünyada ve Türkiye’de nasıl tepkiler aldınız?  

Bir buçuk senelik festival sürecinde, gittiğimiz her yerde çok güzel tepkiler aldık. İnsanlar filmden sonra kendilerini mutlu hissettiklerini, Jim’in onlara ilham, umut verdiğini, kendi hayatlarıyla ilgili harekete geçmeye karar verdiklerini, kendi ülkelerinde, evlerinde pazar yemekleri yapmak istediklerini söylüyorlar. Bir sürü kişi Paris’e gidip Jim’le tanıştı, Pazar yemeklerine katıldı.

Filmin yapım sürecinde kendi aramızda bunu konuşuyorduk; acaba insanlar filmi izledikten sonra, Jim’le tanışmaya gidecekler mi diye... 60’ları yaşamış olanlar da, bu filmin 60’ların ruhunu yansıtan bir film olduğunu söylüyor. Her anlamda, hayal ettiğimizden çok daha güzel tepkiler aldık diyebilirim.  

>> Belgeselin bundan sonraki yolculuğu ne olacak?

Türkiye’deki seyirciler Meeting Jim’i önümüzdeki bir sene boyunca BluTv’de izleyebilecekler. Film, 52. SİYAD ödüllerinde ‘En İyi Belgesel’ dalında aday. Geçtiğimiz aylarda Boston Türk Festivali Belgesel ve Kısa Film Yarışması’nda en iyi belgesel ödülünü aldı. Bu sebeple, Nisan ayında Boston Türk Film Festivali’nde, Modern Sanat Müzesi’nde gösterimi olacak. Yakın bir tarihte Fransa ve Almanya’da da filmin DVD’leri satışa çıkacak. Yolculuğumuz şimdilik böyle devam ediyor.