‘Sanatın birleştiriciliği en büyük heyecanlarımdan biri’
Makine zekâsı ve veri estetiği alanında dünyaca ünlü medya sanatçısı Refik Anadol, “Sanatın herkesi birleştirici; her dil, ülke ve yaştan insanı kapsayıcı olabilme ihtimali benim en büyük heyecanlarımdan biri. Bu heyecanı ortaya çıkarabilmenin tek yöntemi geleceğe dair hayaller kurmak” diyor
Dünyaca ünlü medya sanatçısı ve yönetmen Refik Anadol, makine zekâsı ve veri estetiği alanında ses getiren çalışmalara imza atmaya devam ediyor.
Kaynağını sinirbilimden alan performanslar, üç boyutlu enstalasyonlar ve parametrik veri heykelleri üreten Anadol, çalışmalarında fiziksel dünya ile bağımızı ve makinelerin yaratıcı potansiyelini sorgulamamızı sağlıyor.
Refik Anadol, Brandweek’te Levent Erden moderatörlüğünde “Veriler Arasındaki Boşluktur İnsan” başlıklı bir konuşma yaptı.
Medya sanatı alanında gerçekleştirmekte olduğu projeleri ve geleceğin teknolojilerine yönelik öngörülerini paylaşan Anadol, “Sanatın herkesi birleştirici; her dil, ülke ve yaştan insanı kapsayıcı olabilme ihtimali benim en büyük heyecanlarımdan biri. Bu heyecanı ortaya çıkarabilmenin tek yöntemi estetik kaygıları olan, geleceğe dair şeyler söyleyen, geçmişe saygı duyan, bugünü anlarken yakın geleceğe dair hisler yaratabilen hayaller kurmak” dedi.
‘Veri sıkıcı bir rakam kaynağı değil, bir hatıra formu’
Hayal kurmanın sınırları yok ettiğine inandığını belirten Anadol, sanatsal yolculuğuna ve özellikle görüntü, ses ve kokuyu bir araya getirerek çoklu duyuya hitap eden son dönem çalışmalarına ilişkin şunları anlattı:
“2008 yılında BİLGİ Görsel İletişim Tasarımı’nda okurken Koray Tahiroğlu hocamızın derste gösterdiği “Pure Data” isimli bir program vardı. İlk defa veri ve bilişimle hayal kurma dönemim o zaman başlamıştı. O derste ilk kez veri resmi ismini kullanmıştım. Verinin sıkıcı bir rakam kaynağından öte bir hatıra formu olduğu düşüncesiyle aslında çevremizdeki her yazılım ve sistemin bir nevi hatıra kaydedici olduğunu fark etmeye başladım. “2011’de İstiklal Caddesi’nde Alper Derinboğaz ile birlikte caddenin ses kayıtlarını alarak “Augmented Structures” isimli bir veri enstalasyonu yapmıştık. Bu çalışmamız dünyadaki ilk üç boyutlu veri heykeliydi. O günden beri hayalim hiç azalmadı; hep arttı. Veriyi, yapay zekâ algoritmasını, sinir bilimi, ışığı, mimariyi, teknolojiyi, sanat ve hayal gücünü bir araya getirdiğimiz zaman aslında tek eksiğimin çoklu duyular olduğunu fark ettim ve bu alanda çalışmaya başladım.”
Yapay zekânın koku rüyası
Anadol, yakın zamanda Milano’nun Duomo Meydanı’nda bir marka işbirliğiyle hayata geçirdiği Serpenti Metamorphosis isimli çalışmasında koku duyusunu da dâhil ederek seyirciye çoklu duyuya hitap eden bir deneyim yaşattıklarını söyledi.
Anadol, eseriyle ilgili “Yapay zekânın kurduğu hayali görürken, ses hayalini duyarken kokuyu dâhil edebilir miyiz diye düşündük. Dünyada bildiğim kadarıyla ilk defa izleyiciyi çok duyulu bir biçimde çevreleyen bir deneyim ortaya çıkardık. Bu proje için 70 milyona yakın çiçek fotoğrafını yapay zekâya eğittik. Dünyadaki bütün çiçeklerin hayalini kuran yapay zekâya aynı zamanda koku hayali gördürdük. Bunun için dünyada yapay zekâ kullanarak koku üretebilen ve pek çok markanın kokularını da tasarlayan İsviçre’den bir firma ile birlikte çalıştık” dedi.
Alkazar Rüyası, Yeşilçam’ı selamlıyor
Kendisi için en özel işleri İstanbul’a sakladığını belirten Anadol, eski Alkazar Sineması’nda bir marka işbirliğiyle hayata geçirecekleri Alkazar Rüyası isimli projesinden de bahsetti.
Anadol, “Dört yıldır yapay zekâ sineması üzerine çalışıyorum. Alkazar Sineması’nın tarihini hatırlamak; geleceği, geçmişi ve bugünü anmak adına Yeşilçam Sineması’ndan 100’ü aşkın filmi yapay zekâ teknolojileriyle işledik. Alkazar Sineması içine bir enstalasyon hayal ettik. Dünyada ilk kez yapay zekâ sinemasını deneyimleyebileceğiz. Tarihimizde çok önemli bir yeri olan Yeşilçam filmlerinin içindeki verilerle bir hatırlama biçimi ortaya koymak ve o hayalleri dokunabilir hale getirmek çok heyecanlı” dedi.
Anadol, Alkazar Rüyası’nın izleyiciyle etkileşimli bir proje olarak tasarlandığını belirtti. Buna göre izleyicilerin hareketleri sensörlerle takip edilerek 20 kanallı projeksiyon aracılığıyla sahnenin bir parçası haline geliyor.
‘Zahiri dünyaya bu dünyadan ne götüreceğimizi düşünmeliyiz’
Metaverse teknolojisi üzerine de görüşlerini paylaşan Anadol, şunları söyledi:
“Sanal ve gerçek arasındaki ilişkiyi 15 yıldır hayal ediyorum. O yüzden Metaverse, benim için sürpriz olmadı. İnsanlığın zahiri bir dünyada hayal kurması, bir şeyler alıp vermesi aslında bilim kurgu hissiyatı değil. Sormamız gereken soru şu: Dünyanın sıkıntılı yanlarını oraya yansıtacak mıyız; yoksa problemli olan deneyimlerden uzaklaşıp yeni sorularla daha farklı bir dünya yaratabilecek miyiz? Metaverse’de bir kimliğimiz olacaksa o kimliğe bu dünyadan neler götüreceğimizi konuşmaya başlamalıyız. Göçebe bir şekilde fiziksel dünyadan zahiri dünyaya beraberimizde neler götüreceğimizi düşünmeye başlamak lazım.”
Kapak fotoğrafı: Machine Memoirs, Istanbul, 2021 (kaynak: https://refikanadol.com/)