KÜLTÜR SANAT
31 Mayıs 2021

Laptop ile müzikte farklı bir soluk: IBULOrk

IBULOrk BİLGİ Müzik bünyesinde kurulan Türkiye’nin ilk laptop orkestrası… Orkestra üyeleri “Müzik hakkında düşünen, duyduğu sesleri anlamaya çalışan insanlara daha fazla hitap eden bir müzik yapıyoruz” diyor.

...
2009 yılından bu yana faaliyet gösteren IBULOrk, Türkiye'nin ilk laptop orkestrası. Öğrenciler, orkestrada hem besteci hem de performansçı olarak yer alıyor.

IBULOrk 2009 yılında Prof. Dr. Tolga Tüzün tarafından BİLGİ Müzik Bölümü bünyesinde kurulan Türkiye’nin ilk laptop orkestrası… 2020 yılından bu yana orkestra üyeleri BİLGİ Müzik Bölümü öğrencileri Can Memişoğulları, Elif Gülin Soğuksu ve Zeynep Oktar’dan oluşuyor.

Orkestrada hem besteci hem de performansçı olarak yer alan öğrenciler, sensörler, klavyeler ve diğer kontrol aygıtlarıyla müziği görseller ve ışık gibi sahne öğeleriyle de birleştirerek dinleyicilerini bambaşka bir deneyime dâhil ediyor.

IBULOrk, BİLGİ Sanat ve Kültür Yönetimi Programı’nın ART 311-312 dersi kapsamında gerçekleşecek “Sesin Topoğrafyası” etkinliğinde 1 Haziran’da çevrimiçi olarak dinleyicileriyle buluşacak. Performans öncesinde konuştuğumuz orkestra üyeleri, “Müzik hakkında düşünen; duyduğu sesleri, o seslerin neden bir araya geldiğini anlamaya çalışan insanlara daha fazla hitap eden bir müzik yapıyoruz” diyor.

>> IBULOrk bünyesinde nasıl bir araya geldiniz? Biraz hikâyenizi dinleyebilir miyiz?

Can Memişoğulları: IBULOrk 2009’da Tolga Tüzün tarafından BİLGİ Müzik Bölümü öğrencileriyle beraber kuruluyor. 2016’ya kadar aktif olarak çalışıyor. 2020 yılında bizimle yeniden kuruldu. Kuruluşumuz pandeminin başladığı sürece denk geldi. Bu nedenle belirli kodlamalarla internet üzerinden müzik yapmaya çalıştık. ARTER’den gelen teklif üzerine çevrimiçi bir atölye çalışmamız oldu. Pandemi şartları el verdiği ölçüde performanslarımıza devam edeceğiz.

>> Bir laptop orkestrası olarak nasıl çalışıyorsunuz?

Elif Gülin Soğuksu: Kullandığımız belli programlar üzerinden kendi ses bankalarımızı oluşturuyoruz ya da doğrudan ürettiğimiz sesleri kullanıyoruz.  Müzik formumuzu üzerine kurduğumuz belirli ses olayları var. Uzayan sesler veya hareketli, ritmik sesler gibi… Formumuzu belirlemek bize bir çerçeve çiziyor. Çünkü enstrümanlardan farklı olarak laptop ile yapılabilecek müziğin sınırları yok, derya deniz bir dünya… 

...
Zeynep Oktar ve Elif Gülin Soğuksu

>> Laptop ile müzik yapıldığını biliyoruz; ancak bir laptop orkestrasına dinleyiciler olarak çok alışık değiliz. Sizi klasik bir orkestradan ayıran nedir?

Elif Gülin Soğuksu: En büyük farkı tabii ki ses dünyasının daha zengin olması. İşleyiş gerçekten aynı. Sadece kullanılan materyaller, araçlar farklı.

Can Memişoğulları: Bizim için sınır yok aslında. Bilgisayar üzerinden çalıştığımız için bir sürü şey yaratıp hâli hazırda bulunan şeyleri de çalabiliyoruz tekrar. Tını ve ses dünyası olarak gerçekten çok zengin.  

Bir de biz bestelenmiş doğaçlama çalıyoruz. Normalde bir orkestra çalmaya başlayacağı zaman ellerinde belirli materyaller, besteci tarafından yazılmış çok sert yönergeler oluyor. Bizim çalışma sistemimiz farklı ve çok fazla anlık olarak karar veriyoruz, diyebilirim. Açıkçası keyif verici olan da bu. Bir müzik orkestrasının nasıl çalışacağı 500 yıldır belli. Bizimki değil. Biz kafamıza göre çalışabiliyoruz.

>> Ses dünyanızı oluştururken bir ayrımınız var mı? Tamamen dijitali veya gerçek dünyada var olan sesleri yakalamak gibi?

Zeynep Oktar: Her ikisine birlikte yer verebiliyoruz aslında. Bir çamaşır makinesi sesinden bir kapı kapatma sesine kadar her türlü sesi kullanabiliyoruz. Bunun üzerinde belirli efektler uygulayarak onu bir çeşit morfoza uğratıyoruz. Eğer var olan bir ses kullanıyorsak o sesten başka şekilde nasıl bir duyum yaratabiliriz gibi bir dert de ediniyoruz kendimize. Diğer taraftan sadece bilgisayar ile yarattığımız sesler de kullanıyoruz.

Can Memişoğulları: Bazen klasik sesleri yeniden oluşturup onu bozuyoruz. Bunları müzik yaparken o anki bağlamın içine oturtmaya çalışıyoruz.  

Elif Gülin Soğuksu: Bu sesler arasında bir fark gözetmiyoruz, o an müzik neyi istiyorsa onu tercih ediyoruz.  

>> Laptop üzerinden birlikte müzik yaparken zorlandığınız anlar olmuyor mu?

Elif Gülin Soğuksu: Bazı anlarda senkron olmamız gerekiyor. Hepimizin aynı anda çalması gerekiyor. Böyle durumlarda Can’ın kodladığı bir chat programı üzerinden haberleşiyoruz. Geriye sayan bir sayaç üzerinden kendimizi ayarlıyoruz.

Zeynep Oktar: Normal bir müzik enstrümanı çalarken zaman algısı daha farklı oluyor. Ayrıca bir metronom kullanılıyor. Ama bizim metronom kullanma şansımız yok. Herkesin iç zamanı farklı çalışıyor. O yüzden ritimlerimize senkronize etmeye uğraştık uzun bir süre.

Can Memişoğulları: Aslında herhangi bir enstrümanı öğreniyormuşsunuz gibi… Bir gitar çalmaya başladığınızda da iç zamanınız karışık oluyor ilk başta. Gerçekten ritmik açıdan doğru çalamıyorsunuz uzun bir süre.  

...
Can Memişoğulları

>> Yaptığınız müzik dünyada nerede duruyor? Dinleyici kitleniz hakkında ne söyleyebilirsiniz?  

Zeynep Oktar: Laptop orkestralarının dünyadaki konumuna baktığımızda genel olarak üniversitelerde başladığını görüyoruz. Akademik bir kapsamda değerlendiriliyor çoğunlukla. Ama öyle olmak zorunda da değil. Dinlemeyi aktif bir eylem olarak yapabilen herkes böyle bir müziği dinleyebilir bence. Dinleme kulağı başka bir şeydir. Dinleme ile duyma arasında bir fark vardır ya…  

Can Memişoğulları: Müzik hakkında düşünen; duyduğu sesleri, o seslerin neden bir araya geldiğini anlamaya çalışan insanlara daha fazla hitap eden bir müzik yapıyoruz aslında.  

Eğitilmemiş bir kulak yaptığımız müziği biraz daha gürültüye yakın duyacaktır; ancak bu sesleri nasıl organize ettiğimizi biraz daha anlamaya çalıştığınızda dinlemesi çok daha keyifli. Bu müziğin kitlesi önce akademi; ama neden sadece akademi olsun diye bir düşüncemiz de var aynı zamanda.  

Elif Gülin Soğuksu: Elektronik bir ortamda üretilmiş ses dünyasına tanışıklığı olan, bundan keyif alan her insan bizim dinleyicimiz olabilir. Yaptığımız müziğin elektronik müzikle ilgilenen kişileri çekebildiğini düşünüyorum.  

>> Müzik üretim sürecinizde çeşitli algoritmalardan da yararlanıyorsunuz. Sizce bu yaratım sürecinin tamamen yapay zekâya bırakılması mümkün mü?  

Can Memişoğulları:  Gayet mümkün. Hatta şu an bile yapılabilir. O zaman biz bu işin neresindeyiz sorusunu sormak gerekir. O hikâyeyi kendimiz anlatamadığımız zaman yaptığımız iş bizim olmuyor gibi geliyor bana.  

Elif Gülin Soğuksu: Biz öyle bir durumda sadece araç oluruz. Algoritmanın bizi kullanması gibi bir durum olur; ama aktif olmayı tercih ediyoruz.  

>> IBULOrkun kurulduğu 2009dan bu yana teknolojik gelişim orkestranın çalışma biçimini nasıl etkiledi?  

Zeynep Oktar: Kullanılan araçlar hiç değişmedi; ama bu araçların hızları değişti.  

Can Memişoğulları: Araçların sahip olduğu işlemci gücü arttı. Aynı anda birden çok iş yapabiliyoruz o sayede. Onun dışında yapılma süreci ile alakalı çok şey değişmedi.  

>> Gelecek hedefleriniz neler?

Can Memişoğulları: Sese görsel bir karşılık da bulduğumuz, beden hareketlerini de kullandığımız, el jestlerini komutlara dönüştürdüğümüz performanslar gerçekleştirmek istiyoruz. Diğer yandan ilk başta kendimiz besteleyerek ardından belli bestecilerin bestelerini alarak ya da imkânımız olursa bestecilere sipariş vererek yazılmış bestelerin performansını gerçekleştirmek gibi bir hedefimiz de var.  

Elif Gülin Soğuksu: Görselliğe de ağırlık vererek daha multidisipliner bir şekilde çalışmak istiyoruz. Beden hareketlerinin sese dönüştüğü, daha performatif, daha teatral çalışmalar yapmak istiyoruz.

IBULOrk'un 1 Haziran 2021 tarihinde saat 18.00'de "Sesin Topografyası" etkinliği kapsamında gerçekleşecek performansını bu linkte Youtube üzerinden izleyebilirsiniz.   

Haber: Bihter Neymen