İNSAN VE TOPLUM
27 Nisan 2021

‘Dijital dünyada çocuğun yararı gözetilmeli’

BİLGİ Medya Bölümü'ne bağlı Dijital Medya ve Çocuk Platformu’nun gerçekleştirdiği, "Dijital Dünyada Çocuk Hakları” panelinde 24 Mart’ta kabul edilen BM Genel Yorum No:25 değerlendirildi. Dijital dünyanın çocuklar için taşıdığı riskler ve sunduğu olanaklar tartışıldı

 

...
Yapılan araştırmalar her üç internet kullanıcısından birinin çocuk olduğunu ortaya koyuyor.

BİLGİ Medya Bölümü'ne bağlı Dijital Medya ve Çocuk Platformu’nun düzenlediği, "Dijital Dünyada Çocuk Hakları” paneli MAY İletişim’den Meltem Acar Yücesoy’un moderatörlüğünde çevrimiçi olarak gerçekleşti.  

Panelde, 24 Mart 2021 tarihinde duyurulan BM Genel Yorum No:25’in getirdiği düzenlemelerin yanı sıra dijital dünyanın çocukların yararına sunduğu olanaklar ve çocuklar için taşıdığı riskler tartışıldı.  

Her üç internet kullanıcısından biri çocuk  

Dijital dünyada çocukların yüksek yararının korunmasını sağlamayı amaçlayan BM Genel Yorum No:25, 1989 tarihli BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin dijital ortama uyarlandığı bir çerçeve sunuyor.  

Bağımsız 18 üye tarafından hazırlanan ve denetlenen BM Genel Yorum No: 25, 27 ülkeden 9-22 yaş arası çocuk ve gençlerin görüşleri alınarak hazırlandı.  

Her üç internet kullanıcısından birinin çocuk olduğuna dikkat çeken BİLGİ Medya Bölümü Dr. Öğr Üyesi Esra Ercan Bilgiç, belgenin çevrimiçi dünyada çocukların yüksek yararını gözettiğini belirterek şunları söyledi:    

“Genel Yorum No:25, çevrimiçi dijital dünyanın yaş farkı gözetmeyen, ticari olarak şekillenmiş bir dünya olduğu gerçeğini göz önünde bulunduruyor. Dijital ortam ve servislerde çocuğun yüksek yararı ile ticari çıkar arasında bir tercih yapılması gerektiğinde önceliğin her koşulda çocuğun yüksek yararını korumak olması gerektiğini savunuyor. Çocukların sivil hakları ve özgürlüklerinin korunması ile dijital ortamda görebilecekleri potansiyel zarardan korunmaları arasında bir denge gözetiyor.”  

‘Çocuklar hakkında veri toplanabilen 70.000 veri noktası var’  

BİLGİ Bilişim ve Teknoloji Hukuku Enstitüsü’nden Doç. Dr. Leyla Keser Berber, İngiliz Veri Koruması Otoritesi tarafından hazırlanmış “Yaşa Uygun Tasarım Kodu” belgesinin çocukların kullanabileceği sosyal medya platformları ve oyun siteleri için getirdiği standartlardan bahsetti.  

Belgenin çocuklardan minimum düzeyde data toplanması, çocuğun üstün yararının gözetilmesi, şeffaflık, çocuğun mahremiyetinin korunması, çocuğun profillenmemesi gibi 15 standart sunduğunu belirten Keser Berber, şirketlerin bu standartlara uymasının önemini vurguladı.  

Keser Berber “Şirketler tarafından kişisel verilerin çeşitli teknolojilerle toplandığı ‘elektronik ortamda izlenme’ ne yazık ki çocuklar için de geçerli. İstatistiklere göre çocuklar hakkında veri toplanabilen 70.000 veri noktası var. Çocuklardan elde ettikleri verilerle çocuklara ilişkin profil çıkartan bu şirketler, çocuğunuzu sizden daha iyi tanıyor. Çocuklara göre tasarlanmış internet siteleri ve sosyal medya platformları olmadığı için çocuklar bu platformlarda 13 yaş altı olduklarını beyan etse de yetişkin olarak işlem görüyor” dedi.  

‘Dijital yetenekler gelecekte toplumsal statüyü belirleyecek’  

Çocukların dijital olanaklardan yararlanabilmesinin önemini vurgulayan BİLGİ Medya Bölüm Başkanı Doç. Dr. Erkan Saka ise  “Bazen çocukların teknolojiyle angajmanını zamansal olarak sınırlamaya çalışıyoruz. Ancak bir yandan da çocukların gelecekte içinde bulunacakları medya ekosistemi tamamen dijital olacak. Bugün dijital yetenekleri kazanamayan çocuklar ileride geride kalacaklar. İfade özgürlüğünün ötesinde bu kullanım hakkı onların ileride toplumsal statülerini korumalarında da kritik bir rolde” dedi.   

‘Mobil uygulamaları kullanırken emek icra ediyoruz’  

BİLGİ Medya Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Yusuf Yüksekdağ, ise  “Çocuk verilerinin büyük teknoloji firmaları tarafından toplanmamasına ilişkin prensipler olsa da, çocukların verileri kullandıkları uygulamalar aracılığıyla toplanıyor ve bu veriler piyasanın ihtiyaçları doğrultusunda firmalar tarafından kullanılıyor. Aslında herhangi bir mobil uygulamayı kullanırken emek icra ediyoruz. Çocuklar da bunun bir parçası. Birçok firma çocukların kişisel verilerinden kazanç sağlamakta. Bu noktada çocuğun dijital ortamdaki emek sömürüsünü de tartışmamız gerekiyor” dedi.  

‘Çocukların davranışları kâr kapısı haline getirilemez'  

Çocukların dijital izleri ve bunların ticari amaçla kullanılmasının kamuoyunda yeterince tartışılmadığını belirten BİLGİ Medya Bölümü Öğretim Görevlisi Sarper Durmuş ise “Özellikle oyunlar konusunda ebeveyn ve çocukların kendi verilerinin işlenip işlenmediğinin takibini yapabilmeleri için medya okuryazarlığına sahip olmaları çok önemli. Çocukların davranış ve hareketleri kâr kapısı haline getirilemez.” dedi.  

Teknoloji ve oyun şirketlerinin gizlilik sözleşmelerini değerlendiren Durmuş, “Çocukları doğrudan hedefleyen oyun şirketlerinin topladıkları verileri kullanıcılara 20 sayfalık gizlilik sözleşmeleriyle değil, net ve kısa şekilde anlatmaları gerekiyor. Oyun şirketleri veri topladıklarını belirttikleri ve kendilerini korumaya alan şablon sözleşmelerden vazgeçmeliler. Toplumdaki bilinç arttıkça veri toplama konusunda güvenilen şirketler ön plana çıkacaktır, bu şirketlerin oyunları oynanacaktır” diye konuştu.