“Yol” animasyon filmi çocukların katılım hakkına dikkat çekiyor
BİLGİ Çocuk Çalışmaları Birimi’nin Genç Sesler projesi kapsamında hazırladığı “Yol” animasyon filmi yetişkinleri çocukların katılım hakkı üzerine düşünmeye davet ediyor
BİLGİ Çocuk Çalışmaları Birimi’nin (BİLGİ ÇOÇA) İstanbul İsveç Başkonsolosluğu desteğiyle Genç Sesler Projesi kapsamında hazırladığı “Yol” animasyon filmi çocukların katılım hakkına odaklanarak yetişkinleri çocuklarla ilişkilerinde tercih ettikleri yolları düşünmeye davet ediyor.
Birleşmiş Milletler’in Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin dört temel ilkesinden biri olan çocukların katılım hakkı, her çocuğun kendini etkileyecek her konuda görüşlerini serbestçe ifade etmesini ve yetişkinler tarafından dikkate alınmasını güvence altına alıyor. Ancak çocuklar yaşamlarına etki eden önemli kararlara yeterince dâhil edilmiyor.
BİLGİ Çocuk Çalışmaları Birimi ile “Yol” animasyon filmine ve çocukların katılım hakkının korunması için yetişkinlerin dikkat etmesi gerekenlere dair konuştuk.
>> Yol animasyon filmi “Genç Sesler” projesi kapsamında hazırlandı. Genç Sesler projesi hakkında bilgi verebilir misiniz?
Cem Demirayak: Genç Sesler Projesi BİLGİ Çocuk Çalışmaları Birimi’nin 2014 yılından beri İstanbul İsveç Başkonsolosluğu işbirliği ve desteğiyle yürüttüğü bir proje. Projenin çocuk katılımı konusunda farkındalığı artırmak, çocuklara ve gençlere kendilerini ifade edebilecekleri alanlar açmak, çocukların ve çocuklarla çalışan kişilerin ve kurumların çocuk katılımı konusunda kapasitesini güçlendirmek gibi hedefleri var. Bu hedefler doğrultusunda da 2014 yılından bu yana çeşitli çalışmalar yapılıyor. İsveç’ten ve Türkiye’den ilham veren deneyimleri buluşturuyor. Bu şekilde özetleyebiliriz.
>> Yol animasyon filmini yapma amacınızdan bahsedebilir misiniz?
Gökçe Uysal: Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin dört temel ilkesinden ve Sözleşme’de yer alan haklardan biri çocukların katılım hakkı. Cem’in bahsettiği Genç Sesler Projesi tam da bu hakka odaklanan bir proje. Ne yazık ki çocuğun katılım hakkı diğer haklar kadar bilinmiyor ve uygulanmıyor. Oysaki çocukların tüm haklarının etkin şekilde hayat geçmesi için çocukların ihtiyaçlarını öğrenmek gerekiyor. Bu da katılım ile mümkün. İşte bu filmi de çocuğun katılım hakkının hayata geçmesinin önündeki önemli engellerden biri olan yetişkinlerin çocuklarla kurdukları ilişkilerdeki pratikleri üzerine düşünmek için hazırladık. Yetişkinler çocuklar için en iyisini istiyorlar, çocuklar için daha iyi bir dünya oluşturmak istiyorlar. Çocuklar yetişkinlerin oluşturduğu sistemlerin içinde, yetişkinlerle birlikte yaşıyorlar ama ne görüşleri ne de gerçekte neye ihtiyaçları oldukları kendilerine soruluyor. Çok yerleşmiş ve günlük pratiklerimize yansımış bir yaklaşımı dönüştürmek tabii ki kolay değil. Bunu yapabilmek için önce günlük pratiklerimiz üzerinde düşünmeye başlamak iyi bir başlangıç noktası olabiliyor. Biz de yetişkinlerin çocuklarla ilişkilerinde tercih ettikleri yolları düşünmelerini, bu yaklaşımları sorgulamaya başlamalarını önemli buluyoruz. Filmde farklı yaklaşımları göstermek istedik. Tabii ki bu yaklaşımları çoğaltmak mümkün.
>> Çocuğun katılım hakkından ne anlamalıyız?
Gözde Durmuş: Katılım, tüm çocuklar için eğitim hakkı, oyun hakkı, sağlık hakkı gibi Sözleşme’de tanımlanmış bir hak. Çocuklar yetişkinlerle birlikte bu yaşamı paylaşıyorlar. Fakat yaşamlarına etki eden önemli kararlara dâhil edilmiyorlar. Mesela genel ve yerel seçimlerde oy kullanamıyorlar. Sadece karar vericiler düzeyinde değil, yaşları bahane edilerek çoğu zaman okulda ya da evde birlikte yaşadıkları yetişkinler tarafından da sesleri duyulmuyor, çocuklarla birlikte kararlar alınmıyor. Oysa çocuklar hak sahibi bireyler. Onları etkileyen ve ilgilendiren her konuda görüşlerini iletme ve görüşlerinin ciddiye alınmasına hakları var. Çocuğun katılım hakkı bu aslında. Çocukların kendilerini rahatça ve kendi gelişimlerine, ihtiyaçlarına uygun biçimde ifade edebilmesi ve yetişkinlerin de çocukları can kulağı ile dinlemesi ve çocukların görüşlerini dikkate alması... Yani katılım “Çocuklara sorduk, tamamdır.” diyebileceğimiz bir mesele değil. Katılımın sürekli olması, anlamlı olması çok önemli. “Anlamlı katılım” derken ne demek istiyorum? Çocukların görüşlerini oluşturabilmeleri için yeterli bilgiyle desteklendikleri, bu görüşleri rahatça ifade edebilecekleri güvenli alanlar bulabildikleri, bu görüşleri karar vericilere ulaştırdıkları ve bunun sonunda ne yapıldığı ya da yapılamadığı konularında bilgilendirildikleri bir süreçten bahsediyorum.
Gökçe Uysal: Yetişkinlerin kafasında “Peki çocukları korumayacak mıyız?”, “Çocuklar kendileri için doğru olan kararı her zaman verebilir mi?” ,“Çocuklar ne isterse yapalım mı yani?” gibi sorular olabilir. Burada şunu söylemek gerekiyor: Çocuk katılımı çocukların her istediğinin yapılması kesinlikle değildir. Çocukların görüşlerini dinlemek, dikkate almak ve eğer görüş ve önerileri yerine getirilemiyorsa gerekçeleri ile birlikte çocuğa bunun anlatılmasıdır. Çocuklarla birlikte karar almak, çocuklara eşlik etmek, rehberlik etmektir. Diğer hatalı bir anlayış ise çocuğun katılımını sağlamanın çocukların her türlü ihmalden, istismardan korunma hakkını dışarıda bırakan, tüm sorumluluğu çocuğa yükleyen bir şey olduğunu düşünmektir. Çocuk hakları bir bütündür, biri diğerinden daha önemli değildir. Çocuğun her türlü şiddetten, kötü muameleden korunmasını sağlayacak, çocuğun iyi olma halini destekleyecek bir çevre yaratmak için devletin ve çocukların çevresindeki yetişkinlerin hem çocuğun anlamlı katılımını sağlamayı hem de çocukların korunmasına dair yükümlülüklerini gerçekleştirmeyi birlikte yürütmesi gerekir.
Cem Demirayak: Burada çok önemsediğimiz diğer bir nokta ise şu: Kendi yaşamını ilgilendiren kararlarda söz söyleyebilen, kendi hakları konusunda güçlenen çocuklar; kendi haklarının savunucusu ve haksızlıklar karşısında destek isteyebilen çocuklar olabilirler. Çocuklara yönelik şiddet durumlarında en büyük sorunlardan biri çocuğu güçsüz ya da sessiz gören algıdır. Çocuğa şiddet uygulayanlar çocukların “güçsüz ya da sessiz” oldukları için karşı koyamayacaklarını ve haklarını arayamayacaklarını düşünürler. Çocuğa karşı şiddeti önlemek için de çocuğa dair bu algının değişmesi ve çocuğun katılımının sağlanması kritiktir. Çocukların kendilerini rahatsız eden, güvensiz hissettiren durumlara ilişkin güvendiği bir yetişkinden destek istemesi ya da haksızlık yapan bir yetişkini uyarması, “hayır” diyebilmesi çocuğun katılım hakkı ile doğrudan ilişkilidir.
>> Yetişkinler çocuklara yönelik yaklaşımlarında çocukların bu hakkını yeterince dikkate alıyor mu?
Ayşegül Kanal: Çocukların genelde yetişkinlerden daha güçsüz, daha yetersiz olduklarına dair günlük dilimize de yansıyan bir yaklaşım hakim. Çocuklar yetişkinler tarafından gelecekle özdeşleştirilen, gelecekte ve büyüyüp birer yetişkin olduğunda söz söyleyebilecek, yeterli düzeye gelebilecek kişiler olarak görülüyor. Oysa çocukların gelecekte değil şimdi de iyi olmaları ve tüm haklarına eşit şekilde erişebilmeleri, yetişkinlerle paylaştıkları bu dünyada onlarla eşit hak sahibi bireyler olarak görülmeleri çok önemli. Yetişkinler çocuklar için en iyisine kendilerinin karar verilebileceği yanılgısı ile aşırı korumacı bir yaklaşım benimseyebiliyorlar. Çocuklarla birlikte karar almak yerine çocukların adına kararlar alabiliyorlar. Fakat çocukların ihtiyaçlarına cevap veren sistemler oluşturabilmek için çocukların da birer paydaş olarak karar mekanizmalarına katılabilmeleri çok önemli.
>> Çocukların katılım hakkının gözetilebilmesi için yetişkinler nasıl bir yol izlemeli? Nelere dikkat etmeli?
Gözde Durmuş: Yetişkinler öncelikle çocuklara dair algıları, günlük pratiklerinde çocuklara dair yaklaşımları üzerine düşünebilirler. Yapılacak ilk şey kendimize eleştirel bakabilmek ve kendimizle yüzleşmektir. Bir yetişkin olarak çocukları hak sahibi, kendimle eşdeğerli bireyler olarak görebiliyor muyum? Çocukların gelişim halindeki yeteneklerine ve kapasitelerine inanıyor muyum? Dilimde, sosyal medya paylaşımlarımda çocuğu “güçsüz”, “yetersiz” gösteren ifadelere yer veriyor muyum? Bu gibi soruları kendimize sorarak başlayabiliriz.
İkincisi ise bu sorular üzerine düşündükten sonra eylemlerini, tutumlarını dönüştürme konusunda istekli olmak. “Sus küçüğün, söz büyüğün” sözleriyle büyüyen kişiler olarak alışkanlıklarımızı, ezberlerimizi değiştirmek sancılı olabilir. Ama çocukların iyi olma hallerini destekleyen, çocuk haklarının hayata geçtiği bir dünya istiyorsak önce kendimizden başlamalıyız. Örneğin çocuklara sormadan onlara sarılma, dokunma alışkanlığımızdan vazgeçebiliriz. Çocuklar “hayır” dediğinde ya da büyükler konuşurken görüşlerini söylediklerinde bunu saygısızlık, ayıp olarak görmek yerine çocukların görüşlerini dikkate almamanın çocuğa saygısızlık olduğunu fark edebiliriz. Kendi algımızı, yaklaşımımızı değiştirdiğimizde zaten çocuklar için daha güvenli ve rahat alanlar oluşturmaya, çocukların kendilerini daha rahat ifade etmelerine dair adımlar atılacaktır.
Ayşegül Kanal: Her yaştaki çocuğun katılım hakkı vardır. Bunu unutmadan küçük yaşlardaki çocukların kendilerini ifade etmelerinin yetişkinlerden farklı olabileceğini, onları anlamanın, duymanın yöntemini yetişkinlerin öğrenmesi gerektiğini unutmamalıyız. Yani bebeğin de, üç yaşındaki çocuğun da, on yaşındakini de, on yedi yaşındaki çocuğun da duygularını ve düşüncelerini anlayabilmek, duyabilmek için yetişkinler kendilerini güçlendirmelidir. Diğer bir konu ise çocukları can kulağı ile dinlemek, buna vakit ayırmak ve özen göstermek. Çocukları dinliyormuş gibi yapmak, geçiştirmek gibi davranışlar çocuklar ile aranızdaki güven bağına zarar verir. Eğer o an müsait değilseniz bunu da çocuğa belirterek, onu daha rahat dinleyebileceğiniz bir zaman belirlemeye çalışabilirsiniz.
Bire bir yakın çevrenizdeki çocuklarla yapılabilecekleriniz dışında tüm çocukların katılım hakkının hayata geçmesi için de yapılabilecekler var. Bugün alınan kararlardan şu an ve sonra en çok etkilenen grup olan çocukların hem kendi çevrenizde hem de yerel ve küresel düzeyde katılımlarını sağlamanın bir yükümlülük olduğunu unutmayarak, bu konuda çalışan kişi ve kurumları takip ederek, onlara destek vererek çocuk katılımının hayata geçmesine katkılar verebilirsiniz.
Filmin Künyesi
Senaryo: Melis Balcı, Cem Demirayak, Gözde Durmuş, Ayşegül Kanal, Gökçe Uysal
Yönetmen: Melis Balcı
Animasyon: Melis Balcı, Elif Demir
Ses: Tufan Aydın
Filmle ilgili geri bildirimleriniz için bu formu doldurabilirsiniz.
Genç Sesler Projesi ile ilgili detaylı bilgi için www.gencsesler.org web sitesini ziyaret edebilir; projenin sosyal medya hesaplarını takip edebilirsiniz.