Sarı kantaron bitkisinden güneş kremi geliştirdiler
BİLGİ Genetik ve Biyomühendislik Bölümü mezunları Alara Kır, Çağla Nur Çiçek ve Dilara Hürman, mezuniyet projeleri kapsamında dünya literatüründe bir ilke imza atarak sarı kantaron bitkisinin cildi güneşten koruma etkisini keşfetti. Ekip, cildi UV ışınlarından koruyan, hücre yenileyici bir güneş kremi geliştirdi
BİLGİ Genetik ve Biyomühendislik Bölümü mezunları Alara Kır, Çağla Nur Çiçek ve Dilara Hürman, mezuniyet projeleri kapsamında geliştirdikleri tamamen bitkisel içerikli güneş kremi ile dünya literatüründe öncü bir çalışmaya imza attı. Yaptıkları deney çalışmalarında Türkiye’nin endemik bitkilerinden sarı kantaronun güneşin zararlı ışınlarından cildi koruyan etkisini ve hücre yenileyici özelliğini ortaya koydu.
Prof. Dr. Hatice Gülen ve Dr. Öğr. Üyesi Yuk Yin Ng’nin danışmanlığında geliştirilen ve TÜBİTAK-BİDEB 2209A programı tarafından desteklenen proje, disiplinlerarası bir yaklaşımla BİLGİ’nin hücre kültürü laboratuvarında yürütüldü.
'Tamamen doğal içerikli bir krem geliştirdik’
Proje ekibinden Çağla Nur Çiçek, kremi geliştirme süreçlerini şöyle anlatıyor:
“Yaptığımız araştırma sonucunda tamamen doğal olduğu belirtilen güneş kremlerinin aslında doğal içeriğe sahip olmadığını gördük. Pek çoğu kimyasal veya mineral bazlı koruyuculardan oluşuyor. Bunların doğrudan cilt ile teması uzun vadede çeşitli cilt problemlerine yol açıyor. Özellikle bu maddelerden biri olan ve güneş kremlerinde sıkça kullanılan titanyum diyoksit Birleşmiş Milletler Uluslararası Kanser Araştırma Kurumu (IARC) tarafından Kasım 2021’e kadar yasaklanacak maddeler arasında. Bu nedenle tamamen bitkisel içerikli bir güneş kremi geliştirmeyi hedefledik. Bunu yaparken de Türkiye’nin endemik bir bitkisini kullanmak istedik. Bu süreçte sarı kantaron bitkisinin yara izi iyileştirdiğine dair geleneksel bilgiden yola çıktık. Yaptığımız deneylerin sonucunda bitkinin hücre yenileyici etkisini ortaya koyarken aynı zamanda güneşin zararlı UV ışınlarından cildi koruma etkisini de keşfettik.”
Güneşten koruma özelliği 40 faktör
Yapılan hücre deneylerinde sarı kantaron bitkisinin özütünün güneş koruma faktörünün 40 olduğu ortaya çıktı.
Ekipten Dilara Hürman, “Yaptığımız hücre deneylerinde sarı kantaron yağı ile beraber UV ışınına maruz kalan hücrelerin canlılık oranını yüzde 70 olarak ölçtük. Hücreleri kantaron yağı olmaksızın UV ışınlarına maruz bıraktığımızda ise bu canlılık oranı yüzde 3-4 civarında. Bu da demek oluyor ki kantaron bitkisi hücreleri UV ışınlarının zararlı etkisinden koruyor. Güneşten koruma değerini ise 40 faktör olarak tespit ettik, güneş koruma içerikli bir ürün oluşturmak için ise bu değerin en az 15 faktör olması gerekiyor. Hücre yenileme etkisini ölçtüğümüz deneylerde ise hücrelerde bir yara oluşturduk ve kantaron yağının bu yarayı kapatma etkisini ölçtük. Açılan yaraların çapında bitki özütünün etkisiyle daralma gözlemledik. Bu geleneksel olarak sahip olduğumuz bir bilgi, açılan yaraların izlerini gidermek için sarı kantaron yağı kullanılır. Ancak deney ortamında da bu bilgiyi kanıtlamış olduk” diyor.
Türkiye’de kantaronun 84 çeşidi var
Kantaron bitkisinin dünyada bulunan 400 türünün yaklaşık 84 kadarı Türkiye’de yetişiyor. Proje ekibinden Alara Kır, “En çok kantaron bitki türüne sahip olan ülkelerden biriyiz. Kantaron bitkisi ülkemizde Akdeniz ve Ege Bölgelerinin yanı sıra Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yetişiyor. Bu açıdan bu bitki bizim için çok değerliydi. Ülkemizin hemen her yerinde yetişen endemik bir bitki olan kantaronun hammadde olarak kullanılmasının ülke ekonomisine de önemli katkısının olacağını düşünüyoruz. Ürünümüzü önümüzdeki süreçte piyasaya sürebilmek için bir kozmetik firmasıyla anlaştık. Sürdürülebilir ve çevre dostu bir ürün olması sebebiyle pazarda yer bulacağına ve geniş bir kullanım potansiyelinin olacağına inanıyoruz” diyor.