İNSAN VE TOPLUM
31 Mart 2020

Mutluluk kuşaktan kuşağa nasıl değişir?

BİLGİ İnsan Kaynakları Yönetimi Uzaktan Eğitim Yüksek Lisans Programı’ndan Dr. Gülbeniz Akduman’ın Türkiye’de yaklaşık 2.500 kişiyle yaptığı araştırmanın sonuçlarına göre Z kuşağı en mutlu; bebek patlaması kuşağı ise en mutsuz kuşak. Akduman ile mutluluğumuzu etkileyen faktörleri ve araştırmanın bulgularını konuştuk.

...
Dr. Gülbeniz Akduman Türkiye’de farklı yaş gruplarından yaklaşık 2.500 kişinin katılımıyla mutluluğun kuşaklar bazında nasıl farklılık gösterdiğini inceleyen bir araştırma gerçekleştirdi. 

BİLGİ İnsan Kaynakları Yönetimi Uzaktan Eğitim Yüksek Lisans Programı’ndan Dr. Gülbeniz Akduman, 15 yıldır mutluluk üzerine çalışmalar yürütüyor.

En son, Türkiye’de farklı yaş gruplarından yaklaşık 2.500 kişinin katılımıyla mutluluğun kuşaklar bazında nasıl farklılık gösterdiğini inceleyen bir araştırma gerçekleştirdi.

Araştırmanın sonuçları iyilik yapmayı, hayatın tadını çıkarmayı ve anı yaşamayı seven Z kuşağının Türkiye’de en mutlu kuşak olduğunu gösteriyor.  Hayatta belirli bir konuma ulaştığı için yaşam amaçları azalan bebek patlaması (baby boomers) kuşağı ise en mutsuzlarımız.

Çağımızda bir “mutluluk buhranı” yaşandığına dikkat çeken Akduman ile mutluluğun kuşaktan kuşağa nasıl değiştiğini ve mutluluğumuzu etkileyen faktörleri konuştuk.

>> Mutluluk ile ilgilenmeye nasıl başladınız?

Mutluluk ile ilgilenmeye başlamam kendi hikâyeme dayanıyor. 2005 yılında beyin kanaması geçirdikten sonra insan hayatındaki en önemli şeyin mutluluk olduğunu anladım. Çalıştığım yer Türkiye’nin en iyi ilk on kurumundan biriydi, çok iyi bir kariyerim vardı; fakat iş yerinde çok fazla stres yaşıyordum. Yaşadığım aşırı stres sebebiyle bir beyin kanaması geçirdim. Sonrasında anladım ki ne para, ne de kariyer sizi mutlu etmeye yetiyor.

Kendi hikâyemden hareketle işte mutluluğun çok önemli olduğunu düşünerek mutluluk konusunu araştırmaya başladım. Çalıştığım bir firmada insan kaynakları altında Türkiye’deki ilk mutluluk departmanını kurdum. Sonrasında doktora tezimi ‘’çalışan mutluluğu’’ üzerine yaptım. 15 yıldır mutluluk üzerine araştırmalar yapmaya devam ediyorum.

>> Mutluluğu nasıl tanımlamalı?

Mutluluk esasında tanımlanması çok zor bir kavram. TDK’ye baktığımızda mutluluk “tüm özlemlere eksiksiz ve kesintisiz ulaşmaktan kaynaklanan bir kıvanç duygusu” olarak tanımlanıyor. Fakat bu tanım insan için mümkün değil. Bütün özlemlerine kavuşan kişi muhtemelen ölmüştür; çünkü tüm özlemler bittiğinde yaşam amacı da kalmaz.

Mutluluğu tanımlarken öncelikle mutluluğumuzu etkileyen etkenler belirlenmeli. Bu etkenler kişiden kişiye farklılık gösterir, bu nedenle mutluluk kavramı özneldir. İnsan için zamana bağlı olarak değişebilir. Aynı borsa gibi… İçimizde sürekli değişen bir mutluluk borsası var. Bu da kavramın dinamikliğini gösteriyor.

Mutluluğun yüzde 50’si genetik kalıtıma, yüzde 40'ı hayata bakış açımıza, yüzde 10'u ise çevresel faktörlere bağlı olarak değişiyor.

Mutluluğumuzun yüzde 50’si genetik

>> Mutluluğumuzu hangi faktörler belirliyor?

Dünyada ve Türkiye’de yapılan tüm araştırmalarda fikir birliğine varılan bir formülü var mutluluğun. Mutluluğun yüzde 50’si genetik faktörlerden kaynaklanıyor. Yani anne ve babalarımızdan aldığımız miras mutluluğumuzu büyük ölçüde belirliyor.

Mutluluğun yüzde 40’ı ise kişinin bakış açısına bağlı olarak değişiyor, çünkü olan bitenleri yorumlayan bizim aklımız ve kalbimiz. Kalan yüzde 10’u ise çevresel faktörler belirliyor. Yani çalıştığınız yerdeki yöneticiniz, işiniz, arkadaşlarınız… Eğer genetiğiniz sağlamsa, yani mutlu bir anne babanın çocuğuysanız ve olayları pozitif yorumlayabiliyorsanız yüzde 10 olan çevresel faktörler sizi asla etkilemiyor; çünkü çok düşük bir oran.  

‘Eğitim seviyesi arttıkça mutluluk da artıyor’

>> Mutluluk cinsiyet, yaş gibi demografik etkenlere veya maddiyata göre değişkenlik gösteriyor mu?

Cinsiyet mutluluğun belirleyicisi değil. Yaş konusuna gelirsek, bu alanda da yapılan çalışmalara baktığımızda bizi bir sonuca götürebilecek tutarlı bir bulgu yok. Yaşla birlikte mutluluğun azaldığını veya arttığını savunan araştırmalarda ortak bir fikir birliğine varılabilmiş değil.

Medeni durum ve mutluluk ilişkisine dair yapılan araştırmalarda ise evli kişilerin bekâr olanlara göre daha mutlu olduğu sonucu ortaya çıkıyor; bunun da nedeni hayatı başkalarıyla paylaşmanın bizleri mutlu etmesi.

Eğitim seviyesi arttıkça mutluluk seviyesinin de arttığını görüyoruz. Artan eğitim seviyesiyle birlikte daha iyi bir iş sahibi olma, maddi imkânların artması ve toplumda daha fazla saygınlığa sahip olma gibi etkenler mutluluğu olumlu yönde etkiliyor.

Diğer yandan maddiyatın mutlulukla ilişkisine baktığımızda insana temel yaşam standartlarından fazlasını sağlayan hiçbir maddi imkânın aslında kişiyi mutlu etmediğini görüyoruz. Nasıl tuzlu olduğu için deniz suyunu içtikçe daha çok içmek isterseniz, maddiyat da sizi sürekli daha çok kazanmaya iter; ama hiçbir zaman tam olarak tatmin etmez.

En mutsuzlarımız ‘bebek patlaması’ kuşağı

>> Araştırmanıza gelirsek, kuşaklar ile mutluluk arasındaki ilişkiye dair ne tür sonuçlara ulaştınız? Örneğin, en mutsuz kuşak hangisi?

Farklı kuşaklardan toplam 2583 kişinin katıldığı araştırmamızda en mutsuzlarımız 1946-1964 yılları arasında doğan bebek patlaması kuşağı çıktı.

Bebek Patlaması kuşağı mensupları iyimser, kişisel memnuniyetleri yüksek, sağlık ve esenliğe önem veren, elindekiyle yetinen, tutumlu, kanaatkâr bireyler. Bu özelliklerinin yanı sıra doğdukları ve yaşadıkları dönemde Büyük Buhran ve II. Dünya Savaşı gibi sıkıntılar nedeniyle psikolojik açıdan daha çok yıpranmış olmalarına rağmen diğer kuşaklara nazaran zorluklara karşı daha dayanaklı ve mutluluklarını kolaylıkla kaybetmeyen yapıdalar. Çok daha düşük oranda, yüzde 1-2 seviyesinde endişe, gerginlik ve depresyon yaşama riskleri var; çünkü mutsuzlukla yaşamaya oldukça alışkınlar.

Ancak tüm bu yönlerine rağmen yaş aldıkça ölüme yaklaşıyor olmaları mutluluklarını olumsuz yönde etkiliyor. Japonların çok sevdiğim bir sözü var; “Her gün sizi yataktan kaldıracak bir amaç olmalı...” Bebek patlaması kuşağı mensuplarının amaçları azalıyor; çünkü iş hayatlarında ve maddi açıdan bir yere gelmiş durumdalar. Amaçları azaldıkça onları hayata bağlayan etkenler ile paralel olarak mutlulukları da azalıyor.

Tüm dünyada insanları mutlu ettiği konusunda hem fikir olunan 3 eylem, Z kuşağını tanımlayan nitelikler arasında: iyilik yapmak, hayatın tadını çıkarmak ve anı yaşamak...

 ‘Fijital Z kuşağı hayatı kaçırmaktan korkuyor’

>> Araştırma sonuçlarınıza göre en mutlu kuşak neden Z kuşağı?

2000 sonrası doğanları kapsayan Z kuşağının araştırmamızda en mutlu kuşak çıkmasının birkaç sebebi var. Öncelikle çok güzel bir hayata doğdular, maddi ve manevi imkânların arttığı, seçeneklerin çoğaldığı ve ebeveynlerin “Benim olmadı, onların olsun” diyerek çok fazla çaba gösterdiği bir kuşak oldular.

Diğer yandan Z kuşağının istediğini yapan, her türlü baskıya ve otoriteye karşı fikrini ifade edebilen, yüksek özgüvenli yapısı onları mutlu kılıyor.

Ayrıca tüm dünyada insanları mutlu ettiği konusunda hem fikir olunan 3 eylem, Z kuşağını tanımlayan nitelikler arasında: iyilik yapmak, hayatın tadını çıkarmak ve anı yaşamak. Z kuşağının iyilik yapmayı çok sevdiğini görüyoruz, sosyal sorumluluk açısından çok duyarlılar. Hayatın tadını çıkarmayı, sevinci de acıyı da doya doya yaşamayı biliyorlar. Anı yaşıyor, diğer kuşaklar gibi bir şey yaparken aynı zamanda başka şeyler düşünüp planlamıyorlar. Tüm bu özellikler Z kuşağını tüm kuşaklardan çok daha mutlu yapıyor.

Diğer yandan teknolojiye doğmuş bir kuşak olan Z kuşağı “fijital” özelliğe sahip, yani fiziksel karşılığı olan her şeyin dijital eşdeğerinin de olmasını istiyor. Bu nedenle Z kuşağı mensupları hayatlarında hız ve sürekli yeniliğe odaklanırken durağanlık ve sakinliğe katlanamıyor ve bundan dolayı mutsuz olabiliyor. Sürekli değişen ve gelişen dünyada hep bir şeyleri kaçırıyorlarmış gibi hissediyorlar. İşte bu kaçırma korkuları, onların mutsuz olmalarına neden olabiliyor.

X’in mükemmeliyetçiliği, Y’nin hızlı tüketme arzusu…

>> Peki, araştırmanızda X ve Y kuşaklarına ilişkin ne tür bulgular elde ettiniz?

Bebek patlaması kuşağından sonra en mutsuz kuşak 1965-1979 yılları arasında doğan X kuşağı. X kuşağı, iş ve özel hayatına önem veriyor ve çok mükemmeliyetçi. Mükemmel anne, mükemmel çalışan, mükemmel arkadaş olmak istiyor ve bunların hepsi maalesef ki mutluluklarını olumsuz etkiliyor. Beklentileri çok yüksek olduğu için hem özel hem de iş hayatlarında çok büyük roller üstleniyorlar. Çok şey yapmak istiyorlar; bu da onların mutluluklarını olumsuz etkiliyor.

Araştırmamızda Y kuşağı ise X kuşağından daha mutlu, Z kuşağından ise daha mutsuz çıktı. 1980-1999 arasında doğan bu kuşak da önceki kuşaklarla kıyaslandığında teknolojiye doğan, daha iyi imkânlara sahip, daha refah içinde yaşayan ve istediklerine daha kolay ulaşan bir kuşak.

Bu nedenle mutluluklarının bebek patlaması ve X kuşaklarından daha yüksek seviyede çıkması beklenen bir sonuç. Çok güzel bir huyları var; her şeyin mümkün olabileceğini düşünüyorlar ve çok kolay ümitsizliğe kapılmıyorlar. Kendilerine önem vermeleri, “önce benim fiziksel ve ruh sağlığım” demeleri, daha çok başkaları için yaşayan bebek patlaması ve X kuşağına kıyasla daha mutlu olmalarını sağlıyor.

Diğer yandan hızlı yaşama ve hızlı tüketme alışkanlıkları var. İstediklerine çok hızlı sahip oldukları ve yokluğa alışkın olmadıkları için hızlı tüketiyorlar ve bu da onları mutsuz edebiliyor.

>> Peki, Y kuşağı, Z kuşağına göre niye daha mutsuz?

Y kuşağı pek çok şey için mücadele etti, Z kuşağı da onun kaymağını yiyor aslında. Hatırlarsanız Y kuşağı ile birlikte iş dünyasında bir travma yaşanmıştı. “Y kuşağı ile çalışmak”, “Y kuşağını yönetmek” gibi birçok eğitimler verildi. Y kuşağı fikirlerini savunabilen, kendini rahat ifade edebilen, önceki kuşaklarla kıyaslandığında boyun eğmek yerine sorgulayan bir kuşak. Z kuşağı Y kuşağının kazanımları sayesinde şu an daha rahat ve bu da onun dış etkenlere daha az maruz kalmasını sağlıyor. Dıştan gelen baskının azalmış olması Z kuşağının mutluluğunu destekliyor.

>> Araştırmanızın kuşaklar bazında cinsiyete ilişkin bulguları, bebek patlaması ve X kuşağında kadınların erkeklerden mutlu olduğunu, Y kuşağında ise erkeklerin kadınlardan mutlu olduğunu gösteriyor. Neden?

Bebek patlaması ve X kuşağında kadınların erkeklerden daha mutlu çıkması Türkiye’de beklenen bir sonuç. Çünkü bebek patlaması ve X kuşağında erkeklerin ev geçindirme sorumlulukları kadınlara göre daha fazla ve yükleri çok daha ağır.

Y kuşağından kadınların aynı kuşaktan erkeklere göre daha mutsuz olmasının nedeni ise Y kuşağı kadınlarının hem yoğun iş hayatını hem de annelik, eş olmak gibi özel hayatlarındaki rollerini bir arada yürütmek zorunda kalmaları. Artan sorumluluklar, kendine zaman ayıramama, sürekli bir koşuşturma Y kuşağından kadınları erkeklere göre daha mutsuz kılıyor.

Z kuşağında ise araştırmamızda cinsiyetler arasında mutluluğa ilişkin bir farklılığa rastlamadık. Çünkü Z kuşağı hayat sorumlulukları ağırlaşmamış bir kuşak. En büyüğü 20 yaşında, daha evlenmediler, iş hayatında yüksek bir pozisyonda olmadıkları için sorumlulukları az. Dolayısıyla hem erkekleri hem de kadınları mutlu.

Modern çağda hem bilgi içinde boğuluyoruz hem de bilgiye sürekli aç durumdayız. “Byron mutsuzluğu” dediğimiz bir tür mutsuzluğu yaşıyoruz, yani her şeyi öğrendik, yaşadık ve artık hayatımıza katabileceğimiz yeni bir şey kalmadı hissi…

>>  Çalışmanızda modern çağda bir “mutluluk buhranı” yaşadığımızı söylüyorsunuz. Modern insan neden mutsuz?

Son 200 yılda bu zamana kadar insanlığın kat ettiğinin neredeyse 10 katı bir gelişim söz konusu oldu. Modern çağın bu hızlı değişimi bizi zorluyor.  Modern insan çok daha yalnız ve rekabete dayalı toplum düzeni bireylerde stres yaratıyor. Çalışma hayatı ve özel hayat arasındaki yoğun tempo, zamana yetişememe durumu bizi mutsuz ediyor. Diğer yandan hem bilgi içinde boğuluyoruz hem de bilgiye sürekli aç durumdayız. “Byron mutsuzluğu” dediğimiz bir tür mutsuzluğu yaşıyoruz, yani her şeyi öğrendik, yaşadık ve artık hayatımıza katabileceğimiz yeni bir şey kalmadı hissi…

Yine çağımızda çok rastladığımız, “işkence manisi” dediğimiz, acıların çocuğu gibi veryansın etme durumu var. Özellikle Türkiye toplumunda bu çok var. “İş hayatında hep nankörlükler gördüm, müdürlerim beni takdir etmedi, anne babamın en az sevilen evladıydım” gibi… Bu bizi mutsuz ediyor. Bir de çok yaygın kamuoyu korkusu var. Kendi seçimlerimizi yaparken başkaları ne der diye çok düşünüyoruz.  

Z kuşağına baktığımızda bunların hepsini biliyor, gerekli aksiyonları alıyor ama bunlardan etkilenip, konulara saplanıp takıntı haline getirip mutsuz olmuyor. Kendisine önem veriyor, kendi seçimlerini yapıyor. Dolayısıyla neden tüm kuşaklardan daha mutlu olduğuna şaşırmamamız gerekiyor.