İNSAN VE TOPLUM
29 Haziran 2020

‘İnfodemi virüs kadar hazırlıklı olmamız gereken bir güvenlik sorunu’

Prof. Dr. Emre Erdoğan’ın COVID-19 sürecinde “yanlış bilgi salgını” olarak adlandırılan infodeminin yayılmasında bireylerin davranışlarını ve bu davranışları etkileyen faktörleri araştıracağı projesi TÜBİTAK desteği aldı. Prof. Dr. Erdoğan ile projesini ve infodemiye ilişkin gözlemlerini konuştuk   

...
Prof. Dr. Emre Erdoğan’ın “Infodemikle etkin mücadele için bireylerin yanlış bilgi karşısındaki tutumlarının ve bu tutumların belirleyicilerinin araştırılması: COVID-19 Örneği” başlıklı araştırma projesi, TÜBİTAK desteği aldı.

Koronavirüs pandemisi sürecinde virüs gibi hızlı yayılan bir salgınla daha karşı karşıya kaldık: Infodemi, yani “yanlış bilgi salgını”.

Dünya Sağlık Örgütü tarafından kavramsallaştırılan bu terim, “insanların bir kriz karşısında güvenilir kaynaklar ve rehberlik aradığı bir dönemde kısmen yanlış ve kısmen doğru çok fazla bilgiyle karşı karşıyla kalmaları nedeniyle bu arayışlarının zorlaşması” olarak tanımlanıyor.

BİLGİ Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Emre Erdoğan’ın “Infodemikle etkin mücadele için bireylerin yanlış bilgi karşısındaki tutumlarının ve bu tutumların belirleyicilerinin araştırılması: COVID-19 Örneği” başlıklı araştırma projesi, TÜBİTAK’ın COVID-19 salgının sorun ve etkilerinin araştırılmasına yönelik ARDEB 1001-Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı kapsamında açtığı proje çağrısında desteklenen projeler arasında yer aldı.

Prof. Dr. Erdoğan’ın yürütücülüğünü üstlendiği proje, Türkiye özelinde COVID-19 salgını örneğinden yola çıkarak bireylerin bilgi arama süreçlerini ve yanlış bilgi karşısındaki davranışlarını anlamayı amaçlıyor. Proje, aynı zamanda kriz durumlarında infodeminin önüne geçebilecek önleme mekanizmalarının geliştirilebilmesine katkıda bulunacak.

‘Yanlış bilgi dünyaya bakış açımızı etkiliyor’

Sağlık alanında yanlış bilgi akışının olumsuz sonuçlarının diğer alanlardan çok daha vahim olabildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Erdoğan, COVID-19 sürecinde infodeminin aynı zamanda bir kamu sağlığı sorunu haline geldiğini belirtiyor.

Prof. Dr. Erdoğan, “COVID-19 sürecinde sürekli bir bilgi kirliliğine maruz kaldık. Bu süreçte pek çok yanlış bilginin sosyal medya etkisiyle de hızla yayıldığına şahit olduk. Siyasal psikoloji çalışan bir ekip olarak bizim açımızdan bu durum kaygı vericiydi; çünkü çok fazla bilginin dolaşması korku iklimine de katkıda bulunuyor. Bu durumun yalnızca Türkiye’ye özgü olmadığını, tüm dünyada görüldüğünü ve yeniden tekrarlanma riskinin var olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla toplumların nasıl pandemiye hazırlıklı olmaları gerekiyorsa infodemiye de hazırlıklı olmaları gerekiyor. Nasıl salgın hastalık insandan insana bulaşıyorsa infodemi de bulaşıyor ve bizim dünyaya bakış açımızı etkiliyor. Yeni normale geçerken infodemi hastalığını da beraberimizde getiriyoruz” diyor.

“Yeni normale geçerken infodemi hastalığını da beraberimizde getiriyoruz. Salgın hastalık nasıl insandan insana bulaşıyorsa infodemi de bulaşıyor ve dünyaya bakış açımızı etkiliyor.”

‘Karantina ve korku duygusu çarpan etkisi yarattı’

Prof. Dr. Erdoğan, infodemi örneklerine Türkiye’de terör saldırıları ve doğal afetler gibi kriz durumlarında veya seçim dönemlerinde rastladığımızı; ancak COVID-19 sürecinin infodemiyi çok somut bir şekilde belirgin kıldığını belirtiyor.

Neden özellikle COVID-19 sürecinde infodemiye yoğun bir şekilde maruz kaldığımız sorusuna ise şöyle cevap veriyor:

“Koronavirüs hepimiz için somut bir tehdit. Toplumda korku duygusu var. Korku belirsizlikten kaynaklanır. Belirsizlik anında kesinlikler ararsınız. Kesin bilgiler sorunu kolaylıkla çözümleyebilecekmişiz duygusu verir. Bu da yanlış bilginin yaygınlaşmasına neden oluyor. Diğer yandan sosyal izolasyon yaşam biçimimizi önemli ölçüde değiştirdi. Sosyal medyaya daha düşkün olduk ve alternatif bilgi arayışı çok önemli hale geldi. Karantina ve korku duygusu çarpan etkisi yarattı.”

Yanlış bilgi algı manipülasyonu için de yayılıyor

Dünya Sağlık Örgütü ve UNICEF gibi kuruluşların infodemiyle mücadelede özel birimler oluşturduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Erdoğan, infodeminin aynı zamanda bir güvenlik sorunu olduğunu vurguluyor. Çünkü yanlış bilgi politik propaganda amacıyla sosyal medyada botlar aracılığıyla da yayılıyor ve bu bir algı manipülasyonunu beraberinde getiriyor.

Prof. Dr. Erdoğan, “Sosyal medyada yanlış bilgiyi yaymak için tasarlanmış akıllı ajanların olduğunu ve örneğin Twitter’daki içeriğin yüzde 20’sinin bu ajanlar tarafından üretildiğini biliyoruz. Botlar aracılığıyla insanların duygularının manipüle edildiğini, insan davranışlarının etkilendiğini biliyoruz. Dolayısıyla infodemiye aynı zamanda bir güvenlik meselesi olarak da bakmamız ve buna hazırlıklı olmamız gerekiyor” diyor.

COVID-19 sürecinde karşı karşıya kaldığımız infodemi örnekleri:

“COVID-19’un kaynağı Çin değil, ABD.”

“Virüs insana Çinliler yarasa yediği için bulaştı”

“Bizde Türk geni var, virüs bulaşmaz.”

“COVID-19 kasıtlı üretildi.”

“Sayılar manipüle ediliyor.”    

Türkiye genelinde 1600 kişiyle anket yapılacak

Toplumların infodemiye hazırlıklı olabilmesi için ona neden olan mekanizmaları, insan davranışını, bu davranışı etkileyen faktörleri anlamanın önem taşıdığını belirten Prof. Dr. Erdoğan, araştırma projelerinde insan merkezli bir yaklaşımla yola çıkarak bireylerin bir bilgi ile karşı karşıya kaldıklarında geliştirdikleri refleksleri ve psikolojilerini anlamayı hedeflediklerini belirtiyor.

Araştırma kapsamında COVID-19 salgını sürecinde bireylerin salgın hakkında yanlış bilgileri hangi kaynaklardan edindikleri ve nasıl yaygınlaştırdıkları Twitter verileri kullanılarak analiz edilecek.

40 kişiyle derinlemesine görüşme ve Türkiye’yi temsil eden 1600 kişilik bir örneklemle yapılacak anket çalışmasıyla COVID-19 sürecinde bireylerin bilgi arayış motivasyonları, kaynak tercihleri, yanlış bilgiye karşı kendilerini savunma biçimlerinin yanı sıra onları yanlış bilgiye eğilimli kılan cinsiyet, eğitim ve çalışma durumu gibi demografik etkenlerin ve kişilik özelliklerinin etkileri de ortaya konacak. Proje, bu veriler doğrultusunda infodemiye karşı politika önerileri de geliştirmeyi amaçlıyor.