04 Mart 2020

Bir gün her girişim bir 'sosyal girişim' mi olacak?

Akademisyenlere göre gelecekte daha fazla girişim sosyal faydayı odağına alacak ve bu girişimler diğerlerine göre daha başarılı olacak

Sosyal girişimler tüm dünyada yaşadığımız sorunlara odaklanarak insanların hayatına dokunuyor ve toplumda olumlu yönde değişim yaratıyor. Günümüzde daha fazla işletme toplumsal ve çevresel sorunlara çözüm üretmek amacıyla çalışıyor veya sosyal fayda sağlamaya yöneliyor.

BİLGİ İletişim Fakültesi Öğr. Üyesi Doç. Dr. Itır Erhart ve LITE: Teknolojide Girişimcilik ve İnovasyon Yüksek Lisans Programı Koordinatörü Doç. Dr. Gökçe Dervişoğlu Okandan ile sosyal girişimcilik üzerine konuştuk. Erhart ve Okandan girişimlerin gelecekte sosyal girişimciliğe evrileceğine ve daha fazla şirketin sosyal fayda sağlamak amacıyla faaliyet göstereceğine dikkat çekiyor.

‘Şirketler ve sivil toplum yakınlaşıyor’

Sosyal girişimlerin ayırt edici en önemli özelliği toplumsal sorunları girişimci bir yaklaşımla çözmeyi hedeflemeleri ve elde ettikleri kârı toplumsal fayda sağlamak için kullanmaları. Okandan, tamamen kâra odaklanmış şirketler ile tamamen sosyal faydaya odaklanan kurumların iki ayrı uçta yer aldığı bir skalada hem kârı hem de sosyal faydayı bir araya getirebilen girişimlerin günümüzde daha başarılı olduğunu söylüyor.

Şirketlerle sivil toplum dünyasının günümüzde birbirine yakınlaştığını vurgulayan Okandan, “Eskiden işletmelerin yalnızca kâr amacı gütmesi söz konusuyken yavaş yavaş iş dünyasında kurumsal sosyal sorumluluk kavramı gelişti.  Şirketlerde bir sosyal fayda yaratma zihniyetinin oluşması, sivil toplumun ise özel sektörle işbirliği yapıp daha fazla paydaş katılımına açılması yavaş yavaş bu yapıları birbirine yaklaştırıyor” diyor.

...
Doç. Dr. Gökçe Dervişoğlu Okandan, hem kârı hem de sosyal faydayı bir araya getirebilen girişimlerin günümüzde daha başarılı olduğunu söylüyor.

‘Küresel bir vatandaşlık hissi oluştu’

Günümüzde “küresel bir vatandaşlık hissi” oluştuğunu belirten Okandan, “Tüketiciler seçimlerini artık çok daha bilinçli yapıyor. Özellikle beyaz yakalıların sosyal faydaya giderek daha fazla önem verdiklerini görüyoruz. Kendi yaşam ortamlarında elçiler olarak bu bilinci başka insanların da kazanmasını sağlıyorlar. Son yıllarda insanların iş ve yaşam dengesiyle ilgili trendler bu dengeyi etkiliyor. Bu trendler doğrultusunda tüketicilerin talepleri de şirketleri toplumsal fayda sağlamaya ve sosyal inovasyon yapmaya yönlendiriyor” diyor.

Sosyal girişimcilik Y kuşağı ile yükselişte

Özellikle Y kuşağıyla sosyal girişimciliğin yükseldiğine dikkat çeken Okandan, “X kuşağının yer aldığı girişimcilik modellerinde biraz daha kâr amacı güden yapılar var. X kuşağının daha çok prestij sahibi olmak, girişimci olarak kurduğu şirketle anılmak gibi bir arzusu var. Y kuşağı ise aynı zamanda, bir dünya vatandaşı olarak dünyanın sorunlarına çözüm bulmak istiyor. Bu nedenle Y kuşağının girişimcilik modellerinde sosyal fayda yer alıyor ve sosyal girişimcilik melez bir yapı olarak herkesin gündemine giriyor” diyor.

“Gezegen için adil üretilmiş, çok su kullanılmamış, emek sömürüsü yapılmamış ürünleri tercih eden bir bilinç gelişiyor”   

Doç. Dr. Itır Erhart, yurtdışında ‘charity run’ olarak bilinen kolektif yardımseverlik koşusunu Türkiye’de yaygınlaştırmak amacıyla yola çıkan ‘Adım Adım’ın kurucularından. Aynı zamanda Türkiye’de bağışçıları şeffaf ve hesap verebilir dernek ve vakıflarla buluşturan Açık Açık platformunu hayata geçirenler arasında. Adım Adım’ı kurmak için 2005’te yola çıktıklarında bireylerin dünyanın “büyük sorunları” karşısında kendilerini fark yaratmak için yeterince güçlü görmediklerini söyleyen ve bunu aşmak için çalıştıklarını belirten Erhart, günümüzde ise sosyal girişimciliğin ciddi bir ivme kazandığını vurguluyor.

...
Yurtdışında ‘charity run’ olarak bilinen kolektif yardımseverlik koşusunu Türkiye’de yaygınlaştırmayı amaçlayan Adım Adım'ın kurucuları arasında yer alan Doç. Dr. Itır Erhart, 39. İstanbul Maratonu'nda.  Fotoğraf: Mehmet Vanlı

'Gezegeni düşünen girişimler fark yaratacak’

Erhart,  “Gelecekte bütün girişimlerin sosyal girişim olacağına inanıyorum. Gezegen için adil üretilmiş, çok su kullanılmamış, emek sömürüsü yapılmamış ürünleri tercih eden bir bilinç gelişiyor. Önce gezegeni düşünen, insanları düşünen girişimlerin yakın zamanda diğerlerine çok ciddi bir fark atacağını düşünüyorum” diyor.

Birleşmiş Milletler’in yoksulluk, iklim değişikliği, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, eğitim ve sağlık gibi alanlarda dünyanın karşı karşıya olduğu sorunların çözümlenmesini amaçlayan 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları'na dikkat çeken Erhart, şirketlerin bu hedeflere yönelik çalışmalar yapmak durumunda olmalarıyla sosyal faydayı odağına alan işletmelerin arttığını belirtiyor.

Türkiye'de hukuki bir tanımı yok

Avrupa Komisyonu’nun Ocak 2020’de yayınladığı, 35 Avrupa ülkesinde sosyal girişimlerin durumunu incelediği “Avrupa’da Sosyal Girişimler ve Ekosistemleri” raporuna göre 16 ülke son 10 yılda sosyal girişimcileri desteklemek amacıyla yeni yasal düzenlemeler benimsedi ve 11 ülke açıkça sosyal girişimciliğin gelişimini sağlamayı hedefleyen politikalar yürüttü. Rapora göre Avrupa’daki sosyal girişimlerin sayısı yükselirken iş modelleri ve faaliyet gösterdikleri alanlardaki çeşitlilik de artıyor.

Türkiye’de ise sosyal girişimciliği tanımlayan bir mevzuatın olmaması hukuki açıdan bu alanda bir boşluk yaratıyor. Erhart, “Türkiye’de sosyal girişimler resmi olarak tanınmıyor. Sosyal girişimciler vergi muafiyetleri olmadığı için herhangi bir girişim kadar vergi ödemek durumunda kalıyor ve istihdam desteği de almıyor. O yüzden kimi sosyal girişimciler derneğin yanı sıra iktisadi işletme kuruyor. O iktisadi işletme bir sosyal girişim olarak çalışıyor” diyor.  

Sosyal girişimcilerin çoğunluğu kadın

British Council’in 2019’da yayınladığı ve BİLGİ İletişim Fakültesi öğretim üyeleri Doç. Dr. Itır Erhart ve Dr. Öğr Üyesi Alper Akyüz’ün de araştırma ekibinde yer aldığı “Türkiye’de Sosyal Girişimlerin Durumu” araştırmasının sonuçlarına göre ise Türkiye’de yaklaşık 9.000 sosyal girişim var ve bu girişimlerin çoğu son 5 yıl içinde kuruldu. Girişim liderlerinin yüzde 45’i genç, yüzde 83’ü iyi eğitimli ve yüzde 55’i kadın. Bu girişimlerin çoğunluğu eğitim, üretim ve yaratıcı endüstri sektörlerinde faaliyet gösteriyor.

‘İyimserlik dikkat çekici’

Araştırma sonuçlarında dikkat çekici noktalardan birinin Türkiye’deki sosyal girişimcilerin iyimserliği olduğunu belirten Erhart, “Dünyadaki örneklerinden farklı olarak Türkiye’deki sosyal girişimlerin iyimserliği bizi çok mutlu eden noktalardan biri oldu. Yaptığımız görüşmelerde gördük ki finansal durumları iyi gitmese bile sosyal girişimlerin çoğu Türkiye’de geleceğe umutla bakıyor” diyor.