ÇEVRE VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
17 Ocak 2022

Betûl Mardin Seminerleri'nde sürdürülebilirlikte iletişimin rolü tartışıldı

BİLGİ İletişim Fakültesi'nin “Betûl Mardin Seminerleri” kapsamında düzenlediği “Sürdürülebilirlik, İletişim ve Halkla İlişkiler” başlıklı seminerde sürdürülebilir bir dünya tasarlama yolunda iletişimin, bireysel ve kolektif çabaların değeri, kurumlara ve bireylere düşen roller tartışıldı. 

...
BİLGİ İletişim Fakültesi Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Itır Erhart ve Emel Göral

BİLGİ İletişim Fakültesi, “Betûl Mardin Seminerleri” dizisiyle, Türkiye ve dünya gündemini farklı disiplinlerden alanında tanınmış, başarılı uzmanların sözcülüğünde ele almaya devam ediyor. “Betûl Mardin Seminerleri’’ kapsamında düzenlenen “Sürdürülebilirlik, İletişim ve Halkla İlişkiler” başlıklı seminerde sürdürülebilir bir dünya tasarlama yolunda iletişimin, bireysel ve kolektif çabaların değeri, kurumlara ve bireylere düşen roller tartışıldı. 

'Markaların bir ideali olmalı'

BİLGİ İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Halil Nalçaoğlu’nun açılış konuşmasını yaptığı etkinliğin “Türkiye’de ve Dünyada Sürdürülebilirlik” başlıklı ilk oturumunda  UNDP Türkiye İletişim Bölüm Başkanı Faik Uyanık söz aldı. Birleşmiş Milletler'in Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları'nın önemini vurgulayan Uyanık, "İnsan ve gezegen arasındaki dengeyi yitirdik. Sosyal problemlere baktığımızda büyük bir eşitsizlik ile karşı karşıyayız. Ekonomik, toplumsal cinsiyet, coğrafi ve bölgeler arası eşitsizlikler var. Bu eşitsizlikler çatışmaları, çatışmalar da büyük göç hareketlerini beraberinde getiriyor. Gezegen açısından bakıldığında da iklim felaketiyle karşı karşıyayız. Son 50 yılda büyük bir biyoçeşitlilik kaybı olduğunu görüyoruz. Her üç türden ikisi bu süreçte yeryüzünden silindi” dedi. Dünyadaki insan nüfusunun 2022 yılında 8 milyar eşiğini aşmış olacağını belirten Uyanık, nüfus artışının ekosistem ve doğal kaynaklar üzerindeki olumsuz etkisine de dikkat çekti. 

BİLGİ İletişim Fakültesi Öğr. Üyesi Emel Göral’ın moderatörlüğünde devam eden “Sürdürülebilirliğin İletişimi, Geleceğin Farklı Tasarlanması” başlıklı ikinci oturumun ilk konuşmacısı Thaat’s It Kurucusu Haluk Sicimoğlu oldu. 

Sicimoğlu’nun paylaştığı araştırma verilerine göre; World Economic Forum tarafından Eylül 2021’de yayınlanan raporda Covid-19’dan sonra dünyayı daha adil ve daha sürdürülebilir kılmak için önemli bir değişiklik isteyenler yüzde 86 oranında. Porter Novelli tarafından 28 ülkede yapılan ve 2021’de yayınlanan araştırmaya göreyse; daha yüzde 68'lik bir kesim sürdürülebilir ürünler tüketerek iklim krizine etki edeceğini düşünüyor.  

Tetra Pak Ekim 2021 raporu, atıkları azaltmak için yakın çevrelerini aktif olarak etkileyenlerin oranının yüzde 32 olduğunu ortaya koyarken Charterek IIA’ya göre Avrupalı yöneticilerin sadece yüzde 12’si kuruluşlarının iklim risklerini ölçmek, azaltmak ve bunlara uyum sağlamak için yeterli çaba gösterdiklerine inanıyor. Havas tarafından yapılan global araştırmanın verilerine göre ise tüketicilerin yüzde 64’ü kârlılıkları kadar idealleriyle de bilinen markaları tercih ediyor. Sicimoğlu, “Markaların bir ideali olmalı ve markalar insanların yaşamlarını iyileştirmeye dayalı bir kâr ve büyüme programı belirlemeli” dedi.   

'Su ve karbon ayak izini hesaplama dönemindeyiz'  

Sürdürülebilir Yaşam Aktivisti Dilara Koçak, “Gezegeni düşünmüyorsanız kendinizi düşünün. Çünkü gezegene iyi gelmeyen şey aslında size de iyi gelmiyor. Gezegeni zehirleyen, toprağı kirleten sizi de zehirliyor, kirletiyor. Ne yerseniz osunuz ve yediklerinizden sorumlusunuz” diyerek sözlerine başladı.  

1.3 milyar ton gıdanın çöpe gittiğinin altını çizen Koçak, “Neyi satın aldığımız ve neye para ödediğimizin farkında olmalıyız. Satın alma aşamasında ‘Bu benim için, bedenim, cebim ve gezegenim için iyi mi?’ sorularını sormalıyız” dedi.  

Yemek yeme eyleminin ticari bir eylem olarak değil tarımsal bir eylem olarak düşünülmesi gerektiğini söyleyen Koçak, “Satın alma kararlarınızı lütfen gözden geçirin. Artık kalori hesaplama devri sona erdi, su ve karbon ayak izini hesaplama dönemindeyiz. İklim dostu beslenmeye geçmeli ve yerel üreticiyi desteklemeliyiz” diye konuştu.  

'Sürdürülebilir olmak iyi insan ve kurum olmaktan geçiyor'  

Aynı oturumda söz alan Teknoloji İletişimcisi Dr. Sertaç Doğanay yılbaşında sadece ABD’de e-ticaret sitelerinin 3,4 milyar gönderim yaptığına ve bunların yüzde 30’unun iade gönderiler olmasına dikkat çekti. Doğanay; “Sürdürülebilirliğin tanımı yeniden yapılmalı. Bence sürdürülebilirlik, insanın ve kurumun sağlık ve refahından ödün vermeden; kendisine, başkalarına ve çevreye karşı hassas ve saygılı olmasıdır. Sürdürülebilir olmak da aslında iyi insan ve iyi kurum olmaktan geçiyor” dedi.    

“Bireysel Etkiden Kolektif Etkiye, Toplumsal Dönüşüm” başlıklı oturumda konuşan Kale Grubu Kurumsal İletişim Bölüm Başkanı Rana Birden, “Bugün yaptığımız seçimlerin yarın gelecek nesil üzerinde ciddi etkileri olacak. Ancak ne mutlu ki değişiyoruz, iş yapma kültürümüz de dönüşüyor. Yeni bir dünya düzeni kuruluyor ve bunu biz şekillendiriyoruz” dedi. İyi Bak Dünyana isimli projelerinin detaylarını paylaşan Birden, “Kurum olarak bireysel etkilerin birleşerek kolektif bir etkiye dönüşeceğine inanıyoruz. Bu nedenle değişim kendimizden, kapımızın önünden başlıyor” dedi.   

Verilerin harekete geçiremediği insanları sanat dönüştürebilir  

İKSV Kültür Politikaları Çalışmaları Direktörü Özlem Ece, “İklim krizi, biyoçeşitliliğin azalması, siyasi ve toplumsal krizler ile karşı karşıyayız. Bu büyük kriz karşısında bireyler olarak ne yapacağımızı bilemez durumdayız. İnsanlarda duygusal bir dönüşüm ve pozitif bir değişim yaratılabilmesi adına sanata ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Kültür sanat dünyası verilerin harekete geçiremediği insanları başka bir tahayyül yaratarak duygu dünyası üzerinden dönüşüme sevk edebilir" dedi.   

Ece, kültür sanat alanında sürdürülebilirlik için yapılabilecekler arasında karbon ayak izinin azaltılmasının, ekolojik dönüşüm talebinin yaygınlaştırılmasının, çevre mücadelesi veren STK ve kurumlarla tecrübe paylaşımı yapılmasının, doğa ilişkileri ile ekonomik büyüme ve gezegenin sınırları üzerine izleyicilerin farklı bakış açıları geliştirmesine katkıda bulunulmasının önemine değindi.   

Oturumda söz alan BİLGİ İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Itır Erhart ise 17’nci amaç olan ortak çalışmanın önemini vurguladı. Erhart; “Sivil toplum kuruluşlarının da dönüşmesi ve sürece bütünsel bakılması gerekiyor. Sürdürülebilirlik için politikalar oluşturulmalı. Öncelikle bir politika metnimiz olmalı ki neyi ne kadar yaptığımızı ölçebilelim ve kısa, orta ve uzun vadeli hedefler belirleyebilelim” dedi. Etki yatırımı kavramına değinen Erhart; “STK’lar olarak olumlu etkimizi artırmaya, kimseyi geride bırakmamaya, dezavantajlı grupları sisteme dahil etmeye yönelik etki yatırımları yapmaya önem vermemiz gerekiyor” diye konuştu.

Sürdürülebilir Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Emrah Kurum, Türkiye Halkla İlişkiler Derneği Başkanı İpek Özgüden, Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikalar Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz, Gazeteci Şelale Kadak; Kale Grubu Kurumsal İletişim Müdürü Zeynep Özler, Esmiyor Podcasti Kurucusu Derin Altan ve Puduhepa ve Kızkardeşleri Kurucusu Renan Tan Tavukçuoğlu seminerde söz alan isimler arasındaydı.   

Seminerin kaydını izlemek için tıklayın.